Ana Sayfa

Star Kitap Eki - Işık Öğütçü / Yusuf Çopur - 13 Şubat 2014

 

ORHAN KEMAL 100 YAŞINDA!

OKUYUCULAR KENDİLERİNİ SAMİMİ BİR ŞEKİLDE ANLATAN, ONLARI SATMAYAN, ONLAR GİBİ YAŞAYAN, ONLARDAN BİRİ OLAN GERÇEK SANATÇILARI HİÇBİR ZAMAN UNUTMAZ.

 

Orhan Kemal. Onu belki de en çok anlatan kelime samimiyettir, duyguysa ömrünce kalbinde taşıdığı insan sevgisi. Bundan olsa gerek onun bu samimiyeti ve eserleriyle nesilden nesile geçen insan sevgisi yıllar sonra bile bu topraklarda hayatta kalabiliyor. Onlarca romana, dört büyük, iki yüz kırk küçük hikâyeye, onlarca senaryo, röportaj ve tiyatro eserine imza atan, bu eserlerinde insan'ı anlatan Orhan Kemal'i oğlu yazar Işık Öğütçü'yle konuştuk.

Orhan Kemal, nasıl bir babaydı? Unutamadığınız bir anınız oldu mu onunla?

Babam her baba gibi çocuklarını seven, onların üzerine titreyen ve mutlu olmalarını isteyen bir insandı. Bu sadece kendi çocukları değil, tüm çocukları ve toplumun her kesiminin geleceğe umutlu bir şekilde bakmasını ve özgürce yaşamasını isterdi. Bunun içinde sürekli yazarak düşüncelerini geniş kitlelere aktarmaya, onları aydınlatmaya çalıştı. Bu arada kendisine ödetilen bedelleri de ödedi. Bu acı çeken, değeri bilinmeyen, sömürülen, haksızlığa uğrayan halkın daima yanında olmayı bir görev bilen anlayışla yaşamını sürdürdü. Bu da gösteriyor ki, o sadece bizim babamız değil, toplumun uygarlaşması uğruna mücadele verip herkesi kucaklayan toplumun babasıydı. Bu nedenle babamın bize gösterdiği şefkat, merhamet ve sevgi hepimize gösterilen değerlerdi. Unutamadığım anılar içinde olan bir tanesi şudur, “1970 yılının ilk aylarında evde babam, ağabeyim ve ben divanda oturuyorduk. Kemali Ağabeyim benim kitap okumam gerektiğini söyleyerek, sürekli okumalısın okumalısın diyordu. Babam bizi dinliyor ve gülümsüyordu. Sonra söze karıştı. Ağabeyin doğru söylüyor. Kitap okuman lazım. Sana ‘İki Çoçuğun Devriâlemi’ni okumanı öneriyorum, dedi. Bir yazar baba, kitap oku önerisinde bulunduğunda, doğal olarak kendi kitabını önerir değil mi? Babam bunu yapmamıştı. Vefatından hemen sonra ağabeyimden onun önerdiği kitabı istedim. Bu macera dolu ciltleri bir solukta okuyup bitirdikten sonra babamın tüm kitaplarını o hızla okumuştum. Bir şey daha dikkatimi çekmişti. ‘Baba Evi’ ve ‘Suçlu’ kitaplarında da başkahraman bu kitapları okumuştu. Böylece bana da kitap okumayı sevdirmişti.’

Sanırım 13 yaşında kaybettiniz babanızı. Küçük yaşta büyük bir acı. Hayatınızda neler değişti o günden sonra?

Sonraki yıllarda çok ihtiyaç duyacağınız bir bilgeden yoksun oluyorsunuz. Bilgi eksikliğini okuduğunuz kitaplardan tamamlayabiliyorsunuz ama geleceğe bakış ve yorum yapmaya gelince büyük bir yaşamsal tecrübeden eksik kalıyorsunuz. Babasız büyümeme rağmen eğitimimi yarıda bırakmayı, tembellik yapmayı ve boş gezmeyi tercih etmedim. Orhan Kemal’in eserlerinin bana kattıklarıyla, insanlık anlayışında mümkün olduğu kadar yanlış yapmadan, insanlara sevgiyle dokunmaya çalıştım. Yıllar içinde üniversiteyi bitirdim. Yaratıcılığımla yeni iş kurdum, yönettim. 2000 yılından sonra da kültürel çalışmalara ağırlık vererek, benim üzerimde emeği olan üstada borcumu ödemeye çalışıyorum.

Edebiyatımızda birçok kıymetin çabucak unutulduğu bu coğrafyada Orhan Kemal geçen bunca zamana rağmen aramızda. Diğer unutulan yazarların sizin gibi "hayırlı bir evladı" olmadığı için mi, yoksa Orhan Kemal'e okurun duyduğu bir başka yakınlık mı var?

Okuyucular kendilerini samimi bir şekilde anlatan, onları satmayan, onlar gibi yaşayan, onlardan biri olan gerçek sanatçıları hiçbir zaman unutmaz. Bu belki de bizim toplumumuzun bir özelliği olan vefa duygusuna sahip olmaktan kaynaklanıyor. Her kesim Orhan Kemal’in kitaplarında yer alır. Onları insan olarak değerlendirir. Ötekileştirme yapmaz. Hepsini sever. Okuyucu bu duyguların hepsini alır. Yazarın samimiyetine inanır. Ondan kopamaz. Kendisinin akrabası olarak görür. Yanı başındaki aynı kaderi paylaşan bir komşusudur o yazar. Her sıkıntıları ortaktır. Onun için ben olmasam da üstat yüreklerdedir. Geleceğe taşınmasında da aileler değil, toplumun kurumları seferber olmalıdır. Bizler ölümlüyüz. Ama kurumların sanatçıları çıkar gözetmeden sahiplenerek geleceğe taşımaları kültürümüze çok büyük bir katkıdır. Bu açıdan toplumsal kurumları bu göreve davet ediyorum.

Orhan Kemal'in hatırasını hak ettiği ölçüde yaşatmak için başta yayınlanmamış günlüklerin, şiirlerin hatta romanların derlenip yayınlanmasının yanı sıra kitapların yabancı dillere çevrilmesi ve yazarın dünyasından bir kesit olan müzenin halka açılması... Aynı heyecanı okurdan bulabildiniz mi?

Demin söz etmiştim. Yazarın samimiyeti onun unutulmamasının en büyük özelliğidir. Benim yaptığım çalışmalar, açtığım müze de bir samimiyetin, bir vefanın göstergesidir. Bakın müzemize giriş ücretsizdir. Bu bile insanlarımızın gözünde başka bir heyecan uyandırıyor. Ben babamın hatırasından para kazanmayı bırakın, üstüne harcayarak onun geleceğe taşınmasında, elimi, gövdemi ve yüreğimi bu çalışmaya katıyorum. Halkımız bunu çok iyi görüyor ve değerlendiriyor.

2014 yılı Orhan Kemal'in 100. doğum yıldönümü. Bu yıl için özel olarak düşünülen neler var?

Tüyap kitap fuarı, bir yıl boyunda beş şehirde Orhan Kemal fotoğraf sergisi açacak ve paneller düzenleyecek. Çeşitli okullarımız etkinlikler yapıyor. Çukurova Üniversitesi bir sempozyum düzenleyecek. Ben bu kapsamda “Uçurum ve Röportajlar” kitabını çıkardım. Bu yıl içinde iki kitap projem daha var.

Yazarın, yayımlandığı yıllarda sinemaya ve tiyatroya uyarlanan birçok eseri, son yıllarda adeta yeniden keşfedilerek çeşitli televizyon dizilerini beslemeye devam ediyor. Orhan Kemal'in "izleyiciyle" buluşmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Toplumsal hafızada tekrar gündeme gelmesi açısından bu dizileri ve sinema uyarlamalarını önemsiyorum. Ama bu hatırlanmadan sonra kitaplarının okunmasını daha çok tercih ediyorum.

Yeni nesiller Orhan Kemal'i niçin okumalı?

Eğer insan sevgisi ile dolu olmak istiyorlarsa, eğer vicdanlı, merhametli ve şefkatli olmak istiyorlarsa, eğer umutlarının olmasını istiyorlarsa Orhan Kemal’i okumalarının tam zamanıdır. Kitapları onlara bu insani vasıfları kazandıracaktır.

Okur Işık Öğütçü için yazar Orhan Kemal'in en sevdiği kitabı hangisidir?

Hepsini çok seviyorum. Hiçbirini ayıramam. Ama ilk kez okumaya başlayacaklara “Baba Evi-Avare Yıllar”, “Cemile”, “Dünya Evi” ve “Arkadaş Islıkları”nı tavsiye ederim.

Babanız olmasaydı da yazar Orhan Kemal'i bu kadar sever miydiniz? Sizi ona bir okur olarak bağlayan hangi yönleri olurdu?

Tabii severdim. Babamın üslubuna hayranım. Hızlı okunması, okurken sıkmaması, hemen kendine çekmesini ve halkı çok iyi tanımam da kitaplarının bana rehberlik etmesi ona bağlanmamın nedenlerinden birkaç tanesidir.

Bir zamanlar fikir suçundan hapislere atılan ve Adana'daki evi taşlanan bir isimken bugün herkesin alkışladığı bir değer Orhan Kemal. Neler hissediyorsunuz? Bizim topraklarda sanatçılar önce dövülür sonra sevilir. Yazık ki dövüldüğünü sonuna kadar en acı şekilde hisseden sanatçıların ömrü övüldüğünü görmeye yetmiyor!

Gerçek sanatçıların kaderidir bu. Gerçek yazarların gerçek satırları yönetimler tarafından sevilmemiştir. Yok edilmeye çalışılmış, kötülenmiştir. Babam da bu sanatçılar içindedir. Her zaman sessizlerin sesi olarak halkın yanında bu mücadeleye katılmıştır. Yıllar sonra öven, eller üzerinde taşıyan sadece halkımız olmuştur. Yönetimler maalesef bugün bile görmezden gelebiliyor, vefalarını göstermiyorlar. Ama gerçek sanatçılar dün bizi aydınlatıyordu, bugün ve gelecekte de aydınlatmaya devam edecekler. Orhan Kemal de öyle. Eğer bugün ülkemizde düşmemek için hâlâ tutunacağımız kökü derinlerde ağaç dalları varsa bunlar Orhan Kemal’in ektiği tohumlardandır. Bu böyle biline.

 


info@orhankemal.org