| 
			 
			
			Işık Öğütçü 
			babası Orhan Kemal'i kaybettiğinde henüz 13 yaşındadır. 0 yaştan 
			itibaren babasının kitaplarını okuyarak büyüyen Öğütçü eğitim 
			hayatını Kimya Mühendisi olarak tamamlar. 2000 yılına gelindiğinde 
			Orhan Kemal eserlerinin tüm teliflerini aile şirketinde toplar. 0 
			güne kadar değişik yayın evlerinden çıkan kitapların birçoğunda 
			büyük hatalar ve eksiklikler gördüğü için bu kararı alan Işık Öğütçü 
			hummalı bir çalışma dönemine girer. Orhan Kemal'in tüm kitaplarını 
			onlarca defa okur. Her okuyuşunda babasına olan hayranlığı bir kez 
			daha artar. Işık Öğütçü; "2000 yılından bu yana 12 yıldır Orhan 
			Kemal'le yatıp Orhan Kemal'le kalkıyorum. Ev halkı bile bıktı 
			benden. Evde yasakladılar; Orhan Kemal konuşamıyorum" diyor. "O'nun 
			hayranıyım. Eserlerine, anlatımına, dünya görüşüne ve hiçbir zaman 
			kaybetmediği umuduna hayranım" diyerek babasına olan duygularını bu 
			güzel sözlerle tamamlıyor. 
			
			
			   
			  
			
			
			ORHAN KEMAL 
			BUGÜN DE HALKIN SESİ OLMAYA DEVAM EDİYOR...  
			
			
			Bugüne kadar birçok Orhan Kemal 
			eseri senaryolaştırılarak dizi veya film olarak ekranlara taşındı. 
			Başlıca eserler hangileriydi ve bu eserler kayıt altında mı? 
			 
			
			
			1980 ve 2010 
			yıllarında iki defa "Hanımın Çiftliği", daha sonra "Yalancı Dünya" 
			çekilmişti. Yalan Dünya'nın şu an hiç bir yerde kaydı yok. Sinemaya 
			uyaranmış çok eseri var. Mesela "72. Koğuş" iki defa çekildi. 
			"Gurbet Kuşları" güzel bir diziydi fakat dört bölümde kaldı. Bunun 
			gibi birçok örnek var. 1970 ile 2000 arası bir ajansla çalışıyorduk 
			ve işlerimizi o ajans yönetiyordu. 2000'li yıllardan sonra aile 
			olarak tüm yayın haklarını üstümüze aldık. 2000 yılından sonra 
			yapılan her şey kayıt altında. Öncesinde olanların birçoğu kayıp.
			 
			
			
			Türk edebiyatının ölümsüz 
			yazarlarından Orhan Kemal'in anısını yaşatmak ve eserlerini gelecek 
			kuşaklara aktarmak için Türkiye'de örneği olmayan bir müze 
			oluşturdunuz. Bize müze hakkında bilgi verir misiniz? Açılışta 
			ilgili makamlardan destek gördünüz mü? 
			
			
			   
			
			
			Bizim herhangi 
			bir merciden talebimiz olmadı. Bu nedenle destek almadık. Açıkçası 
			ne talepte bulunulacağını da bilmiyorum. Belki 100. yıl nedeniyle 
			Kültür Bakanlığı'nın bir desteği olabilir. Ortak projeler 
			çerçevesinde bir araya gelebiliriz. Müze olarak kullandığımız mevcut 
			binada kitap satışının da yapıldığı İkbal Kahvesi var. Yan taraftaki 
			bina ile de bir şey düşünebiliriz. Ayrıca üs katı da Orhan Kemal 
			Sanat Galerisi olarak yapabiliriz. Sanatsal eserlerin sergilendiği 
			bir sergi alanı olabilir. Bunun için Kültür Bakanlığı'nın bir 
			desteği olabilir. Benim amacım üstadı görünür kılmak, 0'nu 
			yaşatıyorum. Belki çok iddialı konuşuyorum, Orhan Kemal ben olmasam 
			da yaşayacak ama 21. yılda dünyamız görselliğe gitti. Çağı yakalamak 
			gerekiyor diye düşünüyorum. 2000 yılında biz web sitemizi 
			yaptığımızda bu kadar fotoğraf ve görsel ağırlıklı değildi. Son 
			dönemlerde yapılan röportajları videoları, fotoğrafları hepsini web 
			sitesine yüklüyoruz. İlgililer müzemizi web sitemizden de takip 
			edebilsinler istiyoruz.  
			
			
			Herhangi bir Orhan Kemal eserini 
			okurken film tadında anlatılan kurgu ve sade anlatım diliyle oluşan 
			karakterler insanı öykünün içine çekiyor. Orhan Kemal romanlarının 
			en çok senaryolaştırılan eserler arasında yer almasının sebebi bu 
			olabilir mi? Orhan Kemal eserlerinin diziler aracılığıyla tekrar 
			gündeme gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
			  
			
			
			Orhan Kemal 
			zaten biliniyordu ama bazı kesimler O'nu yeni keşfettiler. Dediğiniz 
			gibi O'nun bütün eserleri kendi içinde bir film taşıyor. Bunu sadece 
			ben demiyorum. Her hangi bir kitabını okuduğunuzda okurken zaten 
			filmi çekiyorsunuz. Orhan Kemal'in çok ilginç bir yazım tekniği var. 
			0 size sayfalarca bir şey anlatmıyor, iki konuşmayla bütün olayı ve 
			görüntüyü veriyor. Bu yapımcılar için aranan bir unsur. Orhan Kemal 
			her zaman vardı, biz müzeyle biraz daha görünür kıldık. Sonra Orhan 
			Kemal'in herhangi bir kitabını okuyan bundan çok büyük dizi çıkar, 
			malzeme çıkar diyerek bize yöneldi. Kısa süre önce yeniden çekilen 
			ve iki yıl süren Hanımın Çiftliği dizisi büyük ilgi gördü. Şu an 
			hazırlık aşamasında olan ön anlaşmaları yapılan, senaryolaştırılan 
			eserleri bulunuyor. Hanımın Çiftliği büyük bir rüzgardı. Dönem filmi 
			olması nedeniyle çok beğenildi.  
			
			
			Orhan Kemal'in eserlerinde yer alan 
			konuların halen geçerliliğini koruması, yıllar geçmesine rağmen aynı 
			sorunların gündemi meşgul etmesi üzücü değil mi? 
			 
			
			
			Maalesef 
			üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen bugün ülkemizde hala o 
			kitaplardaki gerçekler yaşanıyor. Sanki bugün yazılmış gibi her şey. 
			Halkın, gündemin nabzını tutanlar yaşıyorlar ve yaşadıkları için 
			yazıyorlar. İnsanı ve gündemi öyle bir gözlemliyor ki yazdıkları 
			konular her dönem geçerliliğini koruyor. 0 konunun değişmesi için 
			ülkenin bir anda iki yüz yıl hızlanıp değişmesi gerekiyor. Ama bugün 
			bakıyorsun ülke başka bir yöne doğru değişiyor. 0 açıdan gününü, 
			dönemini yalın, anlaşılabilir ve gündemi çok iyi irdeleyip sade bir 
			şekilde anlatmış olan bu yazarların sayısı dünyada çok fazla değil. 
			Aslında Orhan Kemal bizim şansımız böyle bir yazarımız var. Çok 
			derin konuları çok sade işlemiş. Bugün ilkokul beşinci sınıftaki 
			çocuk bile anlayabilir. Kitaplarında her şey var, sadece Türk olarak 
			biz yokuz. Arap'ı, Ermeni'si, Yahudi'si hepsi kaynaşıyor bu 
			kitaplarda. Sonunda ortak bir yere varıyorlar. Bir insanlık ayıbını 
			veyahut insanlığın sömürüsünü, ezilmişliğini, haksızlığa uğramasının 
			nasıl sonuçlar doğurduğunu net bir dille anlatıyor, bu nedenle de 
			unutulmuyor.  
			
			 
  
			
			
			Orhan Kemal bir marka. Onun adını 
			kullanmadan eserlerini esinlendik diye, değiştirip dizi yapıyorlar. 
			Amaç başrol oyuncusuna verdikleri kadar parayı bile o eseri yaratan 
			kişiye vermemek.
			 
			
			 
  
			
			
			Bütün bunları yazarken yine de 
			umutsuzluğu yansıtmamış. Siz birçok söyleminizde "Orhan Kemal umudun 
			ve iyimserliğin yazarıdır" diyorsunuz.  
			
			
			Evet. Hiçbir 
			zaman umudunu yitirmedi. Yazdığı kitapların hepsinde bir umut 
			vardır. Kitabın içinde bir cümle öyle bir parlar ki işte bu parça 
			babamın gerçekçi yanıdır. Size umut taşır. Her şeyi verir aslında 
			kitaplarında, formülü anlatır ama müdahale etmez. Okuyucu çözsün, 
			alsın ister. Gerçek edebiyat budur. Yazar her şeyi görür, anlatır 
			okuyucu buradan alacağını alır. Çok doğru şeyler alırlar aslında.
			 
			
			
			Çekilen dizilerde ve filmlerde 
			Orhan Kemal'in doğru yansıtıldığını düşünüyor musunuz? 
			 
			
			
			Benim orda 
			gözlediğim, arzu ettiğim başka bir şey var. Bunu Vedat Türkali de 
			söylüyor "Hiçbir kitap sayfa sayfa ne dizi ne de film olamaz" diyor. 
			Dizi veya film olduğunda ona bir takım farklı unsurlar katacaksınız.
			 
			
			
			Yani sadece 
			yazarın gözüyle bakmanız zor. Senarist burada çok önemli bir unsur. 
			Onun için de genelde benim senaristlere tavsiyem bir yazarın sadece 
			bu kitabı değil birçok kitabını okumaları. Böyle bir olaya 
			soyundukları zaman Orhan Kemal'in pek çok kitabını okumalılar. Bu 
			Orhan Kemal'i özümsemek demek, Orhan Kemal'i iyi yorumlamak 
			demektir. İşte o zaman yazılan senaryo daha etkili ve gerçekçi olur. 
			Şu an "Kötü Yol" isimli romanı senaryolaştırılarak dizi olarak ilk 
			bölümü yayınlandı. Bir senarist için "Ben sadece o romanı okuyayım 
			ve bir senaryo yazayım" demek pek tutarlı değil. Ben dizilerde başka 
			bir şeye bakıyorum o da Orhan Kemal'in geleceğe taşınması ve 
			toplumsal hafızanın canlı tutulması. Seyirci o diziyi izler, isterse 
			kitabını da alır. Okuduğu zaman kitapla dizinin aynı gitmediğini 
			görür. Bu hiçbir önem taşımaz. Bir dizi izleyiciye Orhan Kemal'i 
			sevdiriyor mu? Onu alıp okutuyor mu? Benim için bunlar önemli. Fakat 
			bir gerçek var, ne olursa olsun dünyanın en güzel filmi veyahut 
			dizisi de çekilse kitap benim için bambaşka bir dünyadır. Okurken 
			ben o kitapta karakterleri oyuncuları seçerim, hikayeyi kafamda 
			canlandırırım, mekanlar benim mekanlarımdır. O mekânlarda dolaşır 
			orda anlatılanları hisseder yaşar ve bunu yaratırım. Kitap 
			okuyucularının hepsi de zaten aynısını yapıyor. 
			  
			
			
			Orhan Kemal'in, dünya görüşüne 
			halel getirmeyin başka bir şey İstemiyoruz. 
			
			
			Yeri gelmişken burada hemen şunu 
			sorayım. Eserin haklarını verip senaryolaştırılırken ve sonrasında 
			tiplemelere, yoruma, oyuncu ve yer seçimine müdahaleniz oluyor mu?
			 
			
			
			0 zaman 
			senaryoyu benim yazmam lazım. Senaryo yazmak senaristin işi, bu 
			konuda yardımcı olamıyorum.  
			
			
			Ona da 
			soyunamam çünkü o iş çok başka bir iş. Çok yüksek bir tempoda 
			yazılan bir şey, benim işim o değil. Senaryoyu zaman zaman istiyor 
			ve okuyorum. Bizim yaptığımız sözleşmelerde bir madde var. Diyoruz 
			ki "Orhan Kemal'in dünya görüşüne halel getirmeyin" başka bir şey 
			istemiyoruz. Tabii ki konu senaryolaştırılırken yan konular ilave 
			olacak, karakterler girecek bu işin doğasında var. Bu büyük bir 
			sektör, sadece senarist, yapımcı ve benim aramda olan bir şey değil. 
			Şöyle bir baktığınızda bir dizi veya film için 200 kişi emek sarf 
			ediyor. Ben şimdi engel olmaya kalksam orada çalışan bir sürü 
			emekçinin işini de engellemiş olurum. Kamuoyuna yansımadan 
			önerilerimi yapımcıyla konuşuyorum. Mesela Hanımın Çiftliği'nde de 
			öneride bulundum. Gündeme aldılar, ona göre değerlendirdiler veya 
			değerlendirmediler.  
			
			
			Bu gün Orhan Kemal'in hayatı 
			senaryolaştırılsa kimin oynamasını istersiniz? 
			 
			
			
			Bu sektörün 
			içinde değilim o nedenle bilmiyorum. 0 takdiri işi bilene 
			bırakıyorum. Benim birini önermem için veya ısrar etmem için 
			kişileri çok iyi tanımam gerekli. Fakat şöyle bir şey olabilir, 
			Orhan Kemal'i oynayacak ya da eserlerinden birinde yer alacak 
			oyuncular gelip müzeyi gezip bilgi alabilirler. Hikayelerin ruhunu 
			anlayabilmek için benimle konuşabilirler. Bunu çok az oyuncu 
			yapıyor. Hanımın Çiftliği'nde sadece Yasin Ağa ve Gülizar rollerini 
			oynayan oyuncularımız ziyarete geldi mesela. Daha sonra da Mehmet 
			Aslantuğ geldi. Şu an çekime başlanmış ve gösterime giren dizilerden 
			gelen kimse yok. Aslında bir kere gelmeleri ve buradaki havayı 
			solumaları gerekli. Şu anda gösterime giren Kötü Yol ve Evlerden 
			Biri ekibinden kimse gelmedi. Yapımcıların hepsine bu durumu 
			özellikle belirttim. Gelmesinler ama iyi bir sonuç çıkartsınlar 
			diyorum artık. Orhan Kemal eserlerinde oynayan çoğu oyuncu 
			Cihangir'de kafelerde zaman geçiriyor iki adım yakınlarında Orhan 
			Kemal Müzesi dikkatlerini çekmiyor. Bu durumdan Orhan Kemal Müzesi 
			bir şey kaybetmiyor, onlar kaybediyor. Çünkü buradan alacakları bir 
			ışık belki onların oyunculuklarını farklı bir zirveye ulaşmasını 
			sağlayacak. Maalesef böyle bir kültürümüz yok.
			  
			
			
			Gazete kupürlerini okurken 
			babanızın sadece gazetede yayınlanmış, kitaplaştırılmamış bir 
			romanını bulmuşsunuz. Bu kayıp roman hakkında bilgi verir misiniz?
			 
			
			
			Evet. 0 
			heyecanı aynı duygularla bugün de yaşıyorum. 1960 yılında 1 
			Temmuz'da İstanbul Son Saat isimli gazetede 60 bölümün iki ay 
			tefrika edildiğini sonra babamın o romanı unuttuğunu 2011 yılında o 
			romanı bulduğum zaman anlıyorum. Hiçbir yerde belge yok. Sadece bir 
			sayfalık röportaj kupürü var. Yıllardır o kupür orada bakıyorum ve 
			geçiyorum okumak hiç aklıma gelmiyor, Geçen yıl kupürü okudum ve 
			inanın Arşimet'in hamamdan çıplak fırlaması gibi "buldum" deyip 
			yerimden fırladım. Hakikaten çok enteresan bir şey babamın bir 
			romanını bulmuştum.  
			
			 
  
			
			
			Orhan Kemal'in bugün de 
			yaşamasının nedeni hala bir şeylerin değişmemesinden kaynaklanıyor.
			
			
			"Bereketli Topraklar Üzerinde'adlı 
			eserinde; konu neyse, yıllar geçmesine, rağmen bugün "Bereketli 
			Topraklar Üzerinde 2012"de, aynı şey. Ben isterdim, ki Türkiye, 
			başka bir boyut atlasın Orhan Kemal gündemde hiç olmasın, sadece 
			kitaplarıyla dönemini anlatsın.
			  
			
			
			Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum 
			geçen yıl ekrana gelmeye başlayan Kuzey ve Güney dizisi Orhan 
			Kemal'in "Yüz Karası" isimli kitaptan esinlenmiş gibi görünüyor. 
			Sadece bazı küçük değişiklikler var. Bu konular hakkında ne 
			düşünüyorsunuz? Esinlenme ve kopyalama sizce doğru mu? 
			 
			
			
			Yapabilirler, 
			yapıyorlardır da. Orhan Kemal'in çok eseri esin kaynağı olmuştur. 
			Ama bir şeyde hata ediyorlar, Orhan Kemal bir marka. Orhan Kemal'i 
			kullansalar bir basamak daha atlayacaklar. Belki telif vermemek için 
			oyunlar yapılıyor. Şu an konu üzerine bir şey diyemem, yorum yapamam 
			ama yapan var. Hatta yine bir televizyon kanalında oynayan bir dizi 
			için beni arayıp uyardılar. Hakikaten baktım bazı küçük 
			değişiklikler dışında konu aynı. Fakat dizinin ömrü uzun olmadı ve 
			6. bölümde kaldırıldı. Niye çekiniyorlar burada koca bir yazar var. 
			Bunun ismini çok büyük bir gururla kullanacaksınız. 
			 
			
			
			Bunda teliflerin etkisi olabilir 
			mi?  
			
			
			Bize 
			verdikleri telifler o kadar büyük miktarlar değil. Bir başrol 
			oyuncusunun aldığı miktar kadar, yazara da verilmesi lazım, bu işin 
			bir ölçüsü olmalı. 0 zaman diyeceksiniz ki buyur bir kitap da sen 
			yaz! Bakalım yazabiliyor musun?  
			
			
			Bir kitap 
			yazmak, güzel bir eser ortaya koymak bu kadar kolaysa otur sen yaz! 
			Yazarlar çok zor şartlar içinde yazıyor, hele geçmiş dönemlerde bu 
			daha zordu. Orhan Kemal kitaplarının konuları orijinal, elli tane 
			kitabın hiç biri birbirine benzemiyor. Bu kadar üretken ve halkın 
			sevdiği bir yazar ve siz hala 21. yüzyılda bile onun eserine göz 
			dikiyor, hırsızlık yapıyorsunuz. Bu çok ayıp bir şey. Az önce yıllar 
			geçse de bir şeylerin değişmediğinden bahsetmiştin. 1950'li 60'lı 
			yıllarda babamın anlattığı zaman aynı olaylar vardı, şimdi de aynı 
			olaylar devam ediyor. Niye değişmiyor? Sorgulamak gerekli... 
			Uyarlama diyoruz, esinlenme diyoruz geçip gidiyoruz. Korsan kitabın 
			basıldığı bir ülkedeyiz. Çok önemli yazarların öykülerini toplayıp 
			antoloji yaptık deyip hiçbir telif önermiyorlar. Yani böyle bir şey 
			olur mu? Hikayeyi vermediğiniz zaman "Orhan Kemal çok önemli bir 
			yazar ve antoloji de olmadan olur mu" diyorlar. Kimi kandırıyorlar! 
			Yaşım kadar bu sektörün yani kitap dünyasının içindeyim. Böyle 
			durumlarda ben de öyküleri vermiyorum. Çok isteyen olursa öykü 
			kitapları var alıp okuyabilir. İlla antolojide yer alması 
			gerekmiyor. Benim amacım Orhan Kemal'i gelecek kuşaklara tanıtmak, 
			anlatmak, aktarmak. 
			  
			
			
			Bu konuların çözümü için çıkarılan 
			telif hakkı yasası etkili değil mi?  
			
			
			Telif yasası 
			dediniz. Yasalar 70 yıl gibi bir süre veriyor aileye. Aile bu süre 
			içinde iyi bir yere taşıyabiliyorsa eserleri yine ailede kalmasında 
			bir sakınca yok. Çünkü ne olacak biliyor musunuz, eserin sahibinin 
			vefatından 70 yıl sonra herkes tüm kitapları basmak isteyecek. 
			Özensiz davranacak, içinden sayfalar eksilecek, paragraflar düşecek 
			bu şekilde basacaklar. İşte o zaman Orhan Kemal'e en büyük kötülük 
			yapılmış olacak. Ben hep Orhan Kemal örneğini veriyorum çünkü bunu 
			yaşadım. 2000 yılından bu güne kadar üç tane yayın evi değiştirdik. 
			Bir yayın evine "biz bu kapakları değiştirelim" diyerek kitapları 
			okumaya başladım.  
			
			
			Ondan sonra 
			Orhan Kemal'e hayranlığım ortaya çıkmaya başladı. Her kitabını on 
			kere falan okudum. O eski kurşun baskılar de neler olmuş. Kaç tane 
			baskıda kitabın içinden paragraflar düşmüş, şanslıyız ki kitapların 
			orijinalleri var.  
			
			
			Ben birinci 
			baskıyla son baskıyı aldım elime tüm kitapları tek tek 
			karşılaştırarak okudum. Satır satır okuyarak neler tamamlamadım ki! 
			Neler atlanmış, neler değiştirilmiş, neler kopmuş gitmiş hepsini 
			tekrar düzenledim. Çünkü kimse bunu fark etmiyor bu durum çok acı. 
			Şimdi çıkan kitaplar hepsi pırıl pırıl, hepsini ben kontrol 
			ediyorum.  
			
			
			Bu durum Orhan Kemal'i daha iyi 
			anlamanızı sağlamış olabilir mi?  
			
			
			Tabi ki... Bu 
			bir yandan çok iyi oldu. Bana şimdi sorun Kötü Yol, Bereketli 
			Topraklar Üzerinde hepsini size tek tek anlatayım. Şu anda tüm 
			kitaplardaki karakterler hepsi kafamda oynuyor. Tüm bu okuma ve 
			çalışmalardan sonra ben Orhan Kemal'i kıskandım. Çok güzel yazabilen 
			bir insanın benim babam olması çok önemli bir şey. 1950'lerde 
			yapılan bir röportajda sormuşlar "Orhan Bey en sevdiğiniz eseriniz 
			hangisidir ve kaç günde yazdınız?" O zaman "Vukuat Var"ı yazmış ve 
			onu çok sevdiğini söylemiş ve 20 günde yazdığını belirtiyor. 350-400 
			sayfalık bir dosyayı 20 günde yazıyor. Bu nasıl bir tempo ve 
			matematiksel bir formül? Yazı ve cümleler bir yerde sarkmaz mı ve 
			hepsi birbirini izleyerek akıcı bir şekilde sürükleyebilir mi? İşte 
			Orhan Kemal'in kitaplarında bunların hepsi mevcut. 
			 
			
			
			ORHAN KEMALİN BÜTÜN ESERLERİ İÇİNDE 
			BİR FİLM TAŞIYOR...  
			
			
			Siz kitap yazmayı düşünüyor 
			musunuz? Ailede başka yazar var mı?
			 
			
			
			Ben istiyorum 
			ama daha o mertebeye erişmediğimi düşünüyorum. Bir büyük ağabeyim 
			babamın sağlığında yazıyordu. Hatta birkaç yazısı babamın düzeltmesi 
			ile Varlık'ta yayınlandı. Fakat daha sonra devam etmedi. Biz daha 
			çok teknik yönde ilerledik. Kafamda bir sürü şey uçuşuyor ama 
			çıkartmak için çıkartmıyorum.  
			
			
			Bu konuda sizin işiniz çok zor 
			görünüyor. Orhan Kemal'in oğlu olarak mukayese edileceksiniz. 
			Aşılması güç olmayacak mı?  
			
			
			Ben de takma 
			ad kullanırım... Görünmem... [gülüyor, sohbetin bu kısmı esprilerle 
			gülüşerek geçiyor] Yazacağım konu hiçbir zaman üstadın konuları 
			olmayacak. Belki bilim kurgu ya da polisiye yazacağım. Henüz karar 
			vermedim.  
			
			
			Dizi, film ve kitap arasındaki 
			farkı nasıl yorumluyorsunuz?  
			
			
			Kitap benim 
			her zaman tercihimdir ama şimdiki kuşak bunu dizi olarak 
			seyretmekten daha çok hoşlanıyor. Okumak daha az tercih edilir oldu. 
			Biri anlatsın da biz dinleyelim şeklinde ilerliyor. Bir de şu var. 
			Siz kitabı 20 -25 milyon kişiye okutamazsınız. Ama bir diziyi aynı 
			anda o kadar kişi izler.  
			
			
			Dizileri uzatmak için senaristlerin 
			ve yapımcıların konuyu uzatması konusunda ne düşünüyorsunuz? 
			 
			
			
			Evet, böyle de 
			bir durum var. Hanımın Çiftliği sırasında kitaptan uzaklaştığı için 
			çok eleştiri yapıldı. Ama Orhan Kemal'in dünya görüşünden 
			uzaklaşılmadı. Orhan Kemal kitabında karakterleri kısa kısa anlatıp 
			geçmiş. Dizide bu alanlar daha geniş yer buldu. Orhan Kemal gerekli 
			görseydi o karakteri daha geniş ele alırdı. Ayrıca yapımcı gerek 
			görmüş karakterin anlatımını ve rolünü genişletmiş bunlar olağan 
			şeyler. Her şeyi yüzde yüz veremiyorsunuz.  
			
			
			Şu ana kadar senaryolaştırılmış 
			kitaplar arasında en iyi uyarlama olarak Hanımın Çiftliği'ni mi 
			buluyorsunuz?  
			
			
			Hanımın 
			Çiftliği teknik, yorum, oyuncu kadrosu olarak her şeyin örtüştüğü 
			bir dizi oldu. Elbetteki aksaklıklar vardı. Fakat bütün olarak Orhan 
			Kemal'in çizgisinden uzaklaşmadı.  
			
			 
  
			
			
			"Topluma İletecek Bildiri"
			 
			
			
			Orhan Kemal 
			günümüzden yaklaşık yarım asır önce 15 Ocak 1966 yılında Varlık'ta 
			yayınlanan "Topluma İletecek Bildiri" isimli bir yazı yayınlamış. 
			Yazısında "Toplumcu bir yazarım. Bireyin gerçek mutsuzluk veya 
			mutluluğunun, içinde yaşadığı toplum düzeninden gelebileceğine 
			inanıyorum. Hikaye, roman, tiyatro oyunlarımın da bu inançtan hız 
			alacağı doğal. Çağımızın pek çok toplumları gibi, içinde yaşadığımız 
			kendi toplum düzenimizin de insanlarımızı mutlu kılmaktan uzak 
			olduğu su götürmez. Ben hikâye, roman, tiyatro oyunlarımla bozuk 
			düzenimizin nedenlerini insanlarımıza göstermek, onları uyarmak, 
			gösterip uyarmakla da kalmayıp bu bozuk düzeni düzeltmeye çaba 
			göstermelerini, bu çabayı elbirliğiyle göstermemiz gerekliliğini 
			yanıtlarım; yanıtlamaya çalışırım" diyor.  
			
			
			Orhan Kemal'in 
			50 yıl öncesinde kaleme aldığı konuların günümüzde de geçerliliğini 
			koruması değil midir hala kitaplarının en çok senaryolaştırılan 
			yazar olması ve hala onun kitaplarından uyarlanan dizilerin 
			milyonları ekran başına bağlaması?  
			
			 
			  
			
			
			ORHAN KEMAL MÜZESİ 
			
			
			Işık 
			Öğütçü'nün büyük emek harcayarak ortaya çıkardığı Orhan Kemal Müzesi 
			Türkiye'de örnek bir müze olarak gösteriliyor.  
			
			
			Müzede Orhan 
			Kemal ve ailesinin fotoğrafları, eserlerinin ilk baskıları, yabancı 
			dilde basılmış kitapları, birçok resmi evrak/ belge, kendi çalışma 
			odası, yatağı, kıyafetleri ve birçok eseri yazdığı daktilosu yer 
			alıyor.  
			
			
			"Gerçek olan 
			öğrenmektir. Nereden, nasıl, öğrenirsen öğren. Nereden, nasıl 
			öğrendiğin, diploman, hatta neler bildiğin önemli değil. Ne yaptığın 
			önemli" diyen Türk edebiyatının gerçekçi yazarı Orhan Kemal hakkında 
			bilgi edinmek isteyen ve merak edenler için güzel bir adres olmuş 
			Akarsu Cd. No:30 Cihangir- Taksim'de bulunan Orhan Kemal Müzesi.
			 
			  
			
			
			Orhan Kemal'in 
			dizileşmiş eserleri  
			  
			   |