| 
			  
  
			Öncelikle şuna 
			inanıyorum ki, Orhan Kemal ülkemizin hatta daha evrensel boyutta 
			bakalım, dünyanın önemli edebiyat hazinelerinden biri. Bunu sadece 
			ben değil, edebiyattan, tarihten, sosyolojiden, ekonomiden anlayan 
			herkes söylüyor. Onun için üstadı geleceğe taşımak çok önemli. 
			Burada soru ailesi mi yoksa bu işten anlayan kesimler mi geleceğe 
			taşıyacaktır. Olanakları varsa ailenin taşıması çok daha doğrudur 
			diye düşünüyorum. Olanak tabii maddi karşılıklardır. Aileden bu 
			mirası taşıyacak olan bir kişi kendini görevli sayarak bu işe 
			soyunabilir. Ama genelde bu çalışmaların maddi bir karşılığı çok 
			azdır. O zaman çeşitli resmi ve özel kuruluşlar bu çalışmayı yapacak 
			olan kişiye birtakım fonlardan kaynak aktararak çalışmanın sağlıklı 
			yürümesini sağlayacaktır. Şayet ailenin herhangi bir ferdi bu işe 
			zaman ayıramıyorsa veya sanatçının kimsesi yoksa, edebiyatçının 
			toplumda yeri çok önemli ise, o zaman bir kişi veya bir üniversite 
			görevlendirilerek, fonlardan maddi destek alarak bu çalışmaları 
			yapması sağlanmalıdır. Hatta üniversite bu işe soyunmuşsa edebiyatçı 
			ile ilgili bir enstitü bile oluşturabilir. 
			Orhan Kemal Ailesi 
			olarak yıllardır üstadın arşivi üzerine çalışma yapılmasını 
			bekledik. Ama bu geçen sürede değil çalışma yapılması, unutulması 
			için herkesin sessizliğe büründüğü yılları yaşadık. Sonunda Orhan 
			Kemal Müzesi’ni açarak yapılmayan tüm çalışmaları yapmaya karar 
			verdik. Buna da ben gönüllü oldum. Onun yaşamına yakından tanık 
			olduğum için araştırmalarımda daha hassas olabiliyorum. 
			Bir diğer konu ise 
			yapıtlarının yeni basımlarında uygulanacak olan yöntemlerin 
			uygulanmasında yapılacaklardır. Bu konuda çeşitli yayınevleriyle 
			çalıştığımız için hepsiyle uyguladığımız yöntem şöyle olmuştur. 
			Kitap taramadan geçtikten sonra ön düzeltmesi yapılır, metin olarak 
			bana gelir. Ben kitabın ilk baskısını önüme alarak, son metni 
			karşılaştırırım. Bu arada taramadan gelen yanlışları, çok eski 
			kelimeler varsa ya açıklama yoluyla veya cümle yapısını bozmayacak 
			daha uygun kelimeyi yazarım. Genelde üstadın eserlerinde pek eski 
			kelime veya cümle yapıları yoktur. Ama kendisinin de ifadesi 
			şöyledir, “Ah bir zamanım olsa da, şu yazdıklarımı tekrar elden 
			geçirsem…” Bunun örneğini arşivimizde bulunan “Vukuat Var” kitabında 
			görmek mümkündür. Üzerinde yazdığı notta, “İlerde kitabın kontrolünü 
			bu dosyadan yapılması uygun olur.” demiştir. Evet o kitabın yeni 
			baskılarının kontrolünü dosyadan yaptım. Kendisinin düzeltmelerini 
			uyguladım. Fakat bunu yaparken çok dikkatli ve dozunda yapılması 
			gerektiğine de inanıyorum. 
			Edebiyatçıların 
			yapıtlarının diziye, sinemaya uyarlanması hep yapıla gelen bir 
			uygulamadır. Bu iki sektörde zaman zaman roman, hikâyelerden 
			beslenecektir. Dizi ve sinema uyarlaması edebiyatçının toplumsal 
			hafızada canlı tutulmasını sağlar. Kitabı diziden sonra daha görünür 
			olur ve satışına yardımcı olur. Günümüz artık görüntü çağıdır. Bu 
			çağda “Hayır, olmaz”larla bir eseri toplumun geniş kesimlerine 
			ulaştırmaktan alıkoyamazsınız. İster istemez gelen tekliflerde 
			seçici olacak, en uygun projeyi en az hasarla hayata geçirtmeye 
			çalışacaksınız. Bu alanda çalışanlar bilirler ki, bu büyük endüstri 
			de makulü bulup uygulatmak en elzemdir. Bütün çabalar bu yöndedir 
			zaten. En son yayınlanan “Hanımın Çiftliği” dizisinde yapılan 
			eleştirileri, yapımcıya aktarırken dizinin uygun bir sürede 
			bitmesinin de yerinde olduğunu söyleyip, olaya sadece ticari yönden 
			bakmadığımızı da belirtmiştim. 
			On bir yıldır, babamın 
			tüm arşivini, kütüphaneleri, çeşitli notları araştırarak, yeni 
			metinler keşfederek onun anısını yaşatmak, manevi değerine saygı 
			göstermek adına pek çok ilke imza attığım için huzurluyum. Kendi 
			adıma üç, üstat adına bir kitap yayımladım bunca zaman içinde. Daha 
			araştırmalarım, çalışmalarım devam ediyor. Bunların hepsi yitip 
			giden değerlerimize bir saygı duruşu aslında. Çeşitli alanlarda ürün 
			vermiş sanatçılarımızın kaybolan arşivlerine, umursamazlığa belki 
			bir haykırış benimkisi. Hepsinin illa ki benim gibi bir evlatlarının 
			olmasına gerek yok. Toplumun vefası gereği, çalışmalara kaynak 
			ayıracak devletin ve özel kuruluşların bu işi üstlenmesi, gelecekte 
			zor yetişen büyük sanatçıların kaybolmasını da önleyecektir. Ben 
			görevini yapmış ve yapmakta olan birisi olarak çok mutluyum. Ancak 
			bu çalışmaları görecek ve ödüllendirecek kesimlere rica etmeden, 
			ahbap çavuş ilişkisi olmadan, gönülden bu yapılanları değerlendirip 
			gereken onuru versinler. Bu çalışmalara yüreklerini koyanların değer 
			bilinmesinden başka bir şey de istemediklerinden eminim. 
			   |