Ana Sayfa

insanokur.org - 3 Ocak 2008


İnsan Onurunun Sesi "72.Koğuş", Orhan Kemal

 



"Eşe dosta selam, inandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım, karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım, kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir. "*

Orhan Kemal'in başyapıtlarından 72.Koğuş, insan onurunun düşebileceği en dipsiz kuyunun hikâyesidir. Tüm yapıtlarında her şeye rağmen insana olan inancını ve sevgisini korumuş olan Orhan Kemal; okurlarına, bu derin çukura yuvarlanmış olan insanların, en yakınını bile üç kuruşa vurabilecek kadar alçalmış olanların dünyasını bir koğuşun karanlığında bile direnişin sesini duyuruyor. Alçalışın bile yok edemeyeceği insanlık onurunu dile getiriyor.

1938'de Niğde'de askerliğini yaparken "Maksim Gorki ve Nazım Hikmet kitapları okumak", "yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana muharrik* suçundan 5 yıl hapis cezasına mahkum edilen Orhan Kemal,1940'da, Bursa Cezaevi'nde tanıştığı Nazım Hikmet'in görüşlerinden etkilendi; kendisinden Fransızca, felsefe, siyaset dersleri aldı. Orhan Kemal'i şiir yerine roman ve öykü yazmaya teşvik eden de Nazım Hikmet oldu. Özgürlüğüne kavuşmasından sonra 1954 yılında Orhan Kemal adıyla 72. Koğuş hikâyesinin yazarı olur.

Oyun Olarak "72,Koğuş"
72.Koğuş, Orhan Kemal'in sahneye çıkan ikinci yapıtıdır. 72. Koğuş, 26 Ocak 1967 Perşembe gecesinden başlayarak Ankara Sanat Tiyatrosu'nda (AST'da) sunulmaya başlanır. Asaf Çiğiltepe'nin sahneye koyduğu oyunun dekor ve giysilerini Osman Şengezer tasarlar. Aşık Mahzuni ise özgün müziğiyle sazıyla sesiyle eşlik eder. Oyunun seyirciden gördüğü ilgi, yapılan değerlendirmeleri geçer. Üç mevsimde oyunu, 140 bin kişinin izlediği görülür ki AST için- o yıllarda Devlet Tiyatrosu'nda bile 100 bin satışa pek az rastlandığı düşünülürse- izleyici sayısında doruğa erişildiği açıktır. Ne yazık ki AST'nin kurucusu-oyunun yönetmeni Asaf Çiğiltepe, birkaç ay sonra trafik kazasında,(7 Haziran 1967'de) yaşamını yitirince; ulaşılan sonucu göremeyecektir. 72.Koğuş, 1967'den başlayarak üç yıl AST'da oynar. Orhan Kemal, 72.Koğuş ile 1967'de Ankara Sanatseverler Derneği'nce yılın en iyi oyun yazarı seçilmiştir.
O güne dek kıyısından köşesinden anlatılan hapishane, ilk kez Orhan Kemal'in kaleminden sahneye 72. Koğuş'la gelir.
72.Koğuş romanı adembabaların geçici varlık döneminden sonra, eski yoksulluklarına dönmeleri ve koğuştakilerin baştan beri görülen bilinçsizliklerini sürdürmeleri ile son bulur. Oyunda ise Kaptan'ın ölümü, adembabaların bilinçlenmelerini ve kendilerini sömürenlere karşı çıkmalarını sağlar. Karşı çıkış, insancıl özün-insan onurunun, canlı olarak korunmasıdır. En onulmaz acılar yaşayan, ezilen, küçümsenen, aç-açık kalan kişiler; sıra insanlık onurlarına gelince arslan kesilirler. Bu durum, Orhan Kemal gerçekçiliğinin ipuçlarını verir bize; koşullar ne olursa olsun, onurun Korunması, aşağılanmaya karşı direngenlik ve onurun ezilmesi durumunda asla ödün vermemek.
Rizeli Kaptan'ın gelen parasını arkadaşlarına dağıtması, koğuştakilerin hepsini kurtarmak için giriştiği işler, onurun yüceltilmesi çabalarının belgeleridir.
Yazarın arkadaşı Samim Kocagöz (1916-1993), 72.Koğuş'u şöyle değerlendirir: "(...) Orhan Kemal, 72.Koğuş'u önce büyük öykü olarak yazdı, sonra bir de oyun olarak ortaya koydu. Benim öteden beri bir inancım vardır. Öyküden büyütüp roman olmaz. Romandan özetleyip öykü de yapamazsınız.
Olmaya ki yazar öykü olan bir konuyu yeniden roman olarak tasarlasın. Yazar da 72.Koğuş oyununun önsözünde, '(...) Demek oluyor ki herhangi bir konu, sanatçı açısından sanatçının o andaki düşünü açısından çeşitli biçimlerde meydana getirilebilir.' (72.Koğuş, oyun, s.5, 1967)
Orhan haklı, romanlardan senaryo yapanlar bile Konuyu yeniden tasarlıyor. En iyisi yazarın kendi konusunu kendisinin-istiyorsa-başka bir biçimde tasarlaması dır.
Kendisinin de yazdığı, söylediği gibi 72.Koğuş oyunu, öyküsünden daha çarpıcı, çaresizlerin direnişi olmuştur." (Çaresizlerin Şairi Orhan Kemal, Samim Kocagöz, Cumhuriyet Kitap eki, sayı:17.)
72.Koğuş'u, Devrimci Ankara Sanat Tiyatrosu (DAST) da 1976 yılında oynamıştır. Oyun, ErKan Yücel'in (1945-1985) yönetiminde sahnelenmiştir.

"72. Koğuş" Hikâyesinin Özeti
Ahmet Kaptan adında bir mahkuma köyden annesi tarafından 150 lira para gönderilir. Ahmet buna çok sevinir. Çünkü o zamanlar bu para hapiste çok büyük bir miktar olarak görülmekteydi. Bir anda Ahmet Kaptan koğuşta çok değer görmeye başlar, sevilir ve sayılır. Koğuştakilerin çoğu bu parayı değerlendirmenin en iyi ve en güzel yolunun kumar olduğunu söylerler. Ahmet Kaptan koğuşta en geçerli söze sahip olan Berbat Sölezli Ağa'nın koğuşuna kumar oynamaya gider. Kısa zamanda ikisi de çok para kazanırlar. Berbat koğuşu değiştirir. Hilmi Ağa'nın koğuşuna geçer. Fakat Ahmet Kaptan kısa zamanda hapishanenin en kötü koğuşu diye bilinen koğuşu düzeltir. En güzel koğuşlardan biri haline getirir. Herkesin üstünde yattığı kireç torbalarını kaldırıp yerine pamuk yataklar aldırtır. Fakat bir gardiyanın oyununa gelerek herşeyini yitirir. Kısa zamanda koğuş eski halini alır. Kaptan oyuna geldiği için bunalım geçirir. Haksızlığa' uğramıştır. Kışın soğuk bastırınca koğuş çok soğuk olur. Birçok mahkum ölür. Ertesi kış da Ahmet Kaptan soğuktan donarak ölür.


* Orhan Kemal'in ölümünden üç ay önce yazdığı bir söz

 


info@orhankemal.org