Ana Sayfa

Anafilya - Tevhide Akıllılar - Ağustos 2009

 

ORHAN KEMAL’İN “BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE” ESERİNE ELEŞTİRİ

 

Ya ver canını insan için, ya da etme kalabalık dünyamız.”. 1 Ne de güzel söylemiş Kılıç Usta, Orhan Kemal’in kalemiyle Bereketli Topraklar Üzerinde de. 

Bereketli Topraklar Üzerinde “Orta Anadolu’nun seksen evlik köylerinden” biri olan Ç. Köyünden, ekmeklerini aramak için Çukurova’nın yolunu tutan üç köylü arkadaşın hikâyesi: İflahsızın Yusuf, Pehlivan Ali, Köse Hasan. Eser bu üç köylüden yola çıkarak, Çukurova’da çırçır fabrikalarında çalışan işçilerin neler yaşadığını, ekmeklerini hangi zorluklarla kazandıklarını ve Çukurova’daki korkunç sömürü düzenini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren bir yapıttır. Hiçbir kalifiyesi olmadan çalışan yüzlerce Ali’nin, Hasan’ın, Yusuf’un hikâyesidir “Bereketli Topraklar Üzerinde”. 

İflahsızın Yusuf’un bir süre Sivas cer atölyesinde hamallık yaptığını saymazsak, bu üç köylü arkadaş için büyük şehir ilk deneyim olacaktır. Bu yüzden, şehirden ve şehirliden yana temkinli olmak gerektiğini düşünürler. İflahsızın Yusuf hem kendi tecrübesine hem de akıl hocası emmisinin sözlerine dayanarak, her fırsatta arkadaşlarını uyarmaktan çekinmez: “Emmim derdi ki, uşaklar derdi, gurbete düştünüz mü siz siz olun, sılayı içinizden atın derdi. Atamadınız mı yandınız derdi” .2 

En büyük umutları, Çukurova’da ekmeklerini kazanıp, bir süre sonra memleketlerine birkaç kuruşla dönmektir bu üç köylü arkadaşın. Köse Hasan, kızının isteği üzerine, ona bir saç tokasıyla, bir de üstü dişli tarak almanın hayalini kurarken, Yusuf ise “yılan ıslığı gibi seda veren” bir gazocağı almayı düşler. 

Böyle küçük hayalleri olan bu üç köylünün, şehir ve şehirli üzerine, bir kalkan vazifesi gören İflahsızın Yusuf’un emmisinin nasihatleri, Yusuf tarafından yinelenir de yinelenir. 

“Lâkin biz biz olalım şehir yerinde göz kulak olalım kendimize kardaşlar. Neden derseniz, şehir yeri köy yerine benzemez. Şehir adamı köylüyü cin çarpar gibi çarpar. Birbirimize iyice sarılalım, el sözüne kulak asmayalım. Anca beraber, kanca beraber!” 3 

Eserin ilerleyen bölümlerinde, Yusuf’un emmisinin sözleri daha bir önem kazanır ve öğüt veren emmi hakkında, farklı düşüncelere kapılırız. Çünkü artık, Yusuf tarafından yinelenen emminin sözlerinde kurnazlık, yanı sıra hor görülmeye razı olma gibi farklı ahlâki boyutlarda ortaya çıkar: 


“Emmim derdi ki, siz siz olun şehirlinin fendine düşmeyin. Sizi vallaha yek ekmeğe muhtaç ederler derdi.” 4 
“Emmim derdi ki, siz siz olun şehirlinin suyuna göre gidin, şehirli ak derse siz kara demeyin derdi.” 5 
“Emmim derdi ki, siz siz olun, şehirlinin sakalına göre tarak vurun derdi.” 6 


Bir taraftan kurnaz emminin sözleri akıldayken, diğer taraftan bu üç köylü arkadaş, ekmeklerini kazanabilmek için, bütün zorluklar altında çalışırlar. İnsanlığı ayaklar altına alan bir çalışma gücüdür bu; ne barındıkları yer insana lâyıktır, ne de yedikleri yemek… 
Orhan Kemal, “Bereketli Topraklar Üzerinde” de, üç köylünün sonunu farklı şekilde ele alır. Köse Hasan’ın çalışma koşullarına daha fazla dayanamayıp hastalanması ve eserin başında “anca beraber kanca beraber” diyen iki arkadaşının onu terk etmesi, Hasan’ın ölümünü hazırlar. Okuyucu eserin ilerleyen bölümlerinde öğrenir Hasan’ın öldüğünü. Pehlivan Ali’nin ise şehre, “cin gibi olan şehirliye” karşı aldanışı artık sonunu getirir. Irgat başının Ali’yi patozda kullanıp, Ali’nin bacağını patoz makinesine kaptırması onun ölümüne yol açar. Küçük Ağa’nın arabası kirlenecek diye kanlar içindeki Pehlivan Ali’yi arabasına almaması eserin yürek parçalayan bölümlerindendir. 

Cebine üç-beş kuruş koyup, hayalindeki gaz lambasını alan İflahsızın Yusuf, amacına ulaşıp, köye dönebilen tek kişidir. 

Orhan Kemal’in en iyi romanı sayılan “Bereketli Topraklar Üzerinde” Türk edebiyatında hak ettiği yeri bulan, eşsiz eserlerden biridir. Günümüzde nice edebi eser, içeriğine, verdiği mesaja bakılmaksızın, okuyucusunu bulamazken, “Aşk Köpekliktir” ya da “Mutluluk Sanatı” gibi popüler sloganlarla yazın hayatında olan kitaplar, yüzlerce okuyucu bulabiliyor. Orhan Kemal’in “Bereketli Topraklar Üzerinde” eseri sevindiricidir ki, yazılmış olduğu dönemden beri, hâlâ okunan kitaplar arasında varlığını sürdürmektedir. Eseri bu kadar okunur kılan öğeler arasında, eserin dilinin akıcı olmasıyla, günün toplumsal realitesinin net biçimde yansıtılmış olmasının etkisi de yadsınamaz. Eser, köyden kente göç ile birlikte, köylü-şehirli çatışmasını, işçilerin kentteki kötü yaşam koşullarını ve özellikle Çukurova’da yaşanan çileli yaşamı bütün yalınlığıyla ve olağanlığıyla yansıtır. 

Çoğu eleştirmen eseri üslup ve biçim yönünden başarılı bulur. Asım Bezirci “Sabırla derlenmiş gözlemler, toplumsal gerçekliğin insan gerçekliğiyle uyumlu bir biçimde verilişi, insanların –idealize edilmeden- içinde yaşadıkları şartlarla bağlantılı olarak ele alınışı, ayrıntıların ustalıkla değerlendirilişi, sanırım “Bereketli Topraklar Üzerinde” yi güçlü kılan başlıca öğeler” 7 der ve eserden övgülerle bahseder. Fakat İrfan Yalçın, Asım Bezirci gibi düşünmeyerek eserin biçim yönünün kusurlu olduğundan dem vurur. “Biçimsel bir yeniliği, Türk romanına katkısı olabilecek estetik bir bütünlük yok(…) Konu çok dağınık(…) plânı çok dağınık(…) Saptaması güçlü, tekniği güçsüz bir roman”.8 Esere karşı yapılmış olan eleştirilerde, daha çok övgülerle karşılaşsak da, İrfan Yalçın ile paralel görüşte olan Mehmet Ergün de şunları ilave eder: “Eserin biçim yönünden tam bir yetkinlikte olduğunu söyleyemeyiz.” 9 

Orhan Kemal, gerçekçi bir yazar olmasından olacaktır ki, belirli bir dönemde süregelen bir gerçekliği ele almıştır eserinde. Eser, öylesine akıcıdır ki, okuyucu okudukça eserin havasına girer, kendini adeta Çukurova’da hisseder. 

Eserde şehirli-köylü çatışması gibi ezen-ezilen zıtlığı da çarpıcı şekilde verilmiştir. Romanda söz konusu olan toplumsal ve ideolojik sorun başarıyla yansıtılır. Bütün bu realitenin bir form ile yapılaştırılmış olduğunu düşünen Berna Moran eser hakkında şöyle bir saptamada bulunur: “(…)Orhan Kemal, kurgu konusunda son derece titiz davranmış, yapıyı matematiksel dengelerle ifade edebilecek şekilde kurmuştur.” 10 

Yapılmış olan eleştirilere baktığımızda her ne kadar eserin biçim yönünün kusurlu bulanlar olsa da, bence eser hem biçim hem de üslup yönünden oldukça başarılıdır. 

“Bereketli Topraklar Üzerinde”, Türkiye’nin ekmek kavgasını anlatır. Zaten İflahsızın Yusuf’ u da “Hepimizin ki bir ekmek derdi” demez mi? 

Değerli eleştirmen Fethi Naci de eser için şu tespitlerde bulunur: “Toprak reformu yapmamış, sanayileşmesini gerçekleştirememiş bir az gelişmiş ülkede, Türkiye’de köylü işçilerin hayatlarını, mükemmel bir biçimde yansıtır Orhan Kemal. Roman belli bir tarihsel anı, unutulmayacak bir ustalıkla, tespit ettiği için tarihi ve sosyal gerçekçiliği, ele aldığı insanları, gerçeğe uygun olarak gösterdiği için güçlü ve kalıcı. Orhan Kemal’in en güzel romanı bence.” 11 

Fethi Naci’ye katılmamak sanırım haksızlık olur. Çünkü eser, Orhan Kemal’in güçlü kalemiyle haksızlıkları, sömürüleri, hayatta kalma çabalarını, bireysel çıkarları, bütün bu çıkarlara karşı bireysel kurtuluş yollarını, yanı sıra şehirli-köylü çatışmasını tüm somutluğuyla yansıtır. Örneğin eserde İflahsızın Yusuf, kendiliğinden gelişmenin önemli bir örneğini gösterirken, Kürt Zeynel karakteri ise bütün bu sömürü düzenine karşı çıkan, bireysel olarak başkaldırılarda bulunan, çevresindeki insanları harekete geçiremese de her şeyin farkında olan bir karakterdir. Haksızlığa uğradığını düşündüğünden, harmanı ateşe vermesi de bu bireysel başkaldırının örneğidir. 

Gözleri henüz yeni açılmış bu işçiler için en büyük sömürü, ırgat başının aldığı haraçtır. Oysaki esere işçi-işveren, emek-sermaye açısından baktığımızda, asıl sömürü gözler önüne çıkar. Orhan Kemal eserde de gördüğümüz gibi, bu sömürü düzeninin sadece küçük parçalarını bize vermiştir. Çünkü yazar Fethi Naci’nin de dediği gibi bu bilinçli yapılmıştır. Orhan Kemal olaylara, sadece ırgatların görebildiği, anlayabildiği ölçüde yaklaşmaktadır. 

Ama her şeye rağmen, tevekkül anlayışı içindedir bu ırgatlar. Fikret Uslucan, yapmış olduğu akademik bir çalışmada, Orhan Kemal’in eserindeki ideolojik tavra göndermede bulunur: “Anlatıcı romanın akışını keserek, eserdeki sefaletin asıl sebebini, yani dini düşünceden doğan tevekkül anlayışını, yani o topluluğu uyuşturan afyonu anlatır.” 12 der ve Orhan Kemal’in eserlerinde, dini anlayışın farklı şekilde ele alınmasına eleştiride bulunur. Elbetteki roman, Orhan Kemal’in ideolojik anlayışına göre yazılmış ve olaylar son derece doğal bir anlayış içinde verilmiştir. Orhan Kemal de kendi ağzından şunları aktarmıştır: “İşçi sınıfı köylü benim kaynağım olmuştur. Burjuvalaşmış teknik karşısında ezilen, yok olan insanlar benim insanlarım olmuştur... Onların acıları, onların ekmekleri, benim ekmeğim, benim acım olmuştur. Köyün, köylünün sosyal-ekonomik ve tarihsel çelişkiler, köy işçilerinin, ırgatların direnişleri, çalışma, yaşam koşulları, benim yaşam koşullarım olmuştur… Köylünün, işçinin bütün fakir fukaranın amansızca sömürülmesi, soyulması, ezilmesi, insan kişiliğini öldüren, yok eden insan onurunu ayaklar altına alan, insanın kendini, bedenini ortadan kaldıran çalışması, yaşama koşulları kendi dramım olmuştur.”13 

“Bereketli Topraklar Üzerinde” 1978 yılında Erden Kıral’ın yönetmenliğinde sinemaseverlerin de karşısına çıkıp, gücünü görsel olarak da kanıtlamıştır. Ama film maalesef çok geçmeden sıkıyönetim tarafından 1980 yılında yasaklanmıştır. 

28 yıl aradan sonra, yasaklanmış bu film, 2008 Mayıs ayında İstanbul Film Festivali kapsamında tekrar seyirciyle buluşmuştur. Asıl gücünü romandan alan film, bir dönem eseri olmasına rağmen, günümüzü de gayet başarılı olarak yansıttığından oldukça başarılıdır. Tekrardan renklendirilerek, izleyicinin karşısına çıkan film, romanın gücünü bir kez daha kanıtlar. 

“Bereketli Topraklar Üzerinde” akıcı anlatımı, Türkçenin muhteşem kullanımı ve içinde birçok çelişkiyi farklı boyutlarla ele almasıyla, Çukurova da ki ırgatların yaşamlarından yola çıkarak, Türkiye gerçekliğinden çarpıcı kesitler sunan unutulmayacak bir romandır. Eşsiz eserlerini, bizlere bıraktığı için, doğumunun 95. yılında Orhan Kemal’i saygıyla anıyoruz. 


1) Orhan Kemal, Bereketli Topraklar Üzerinde, İstanbul, Epsilon Yayıncılık, 2007, s.165 
2) A.g.e., s.8 
3) A.g.e., s.8 
4) A.g.e., s.57 
5) A.g.e., s.40 
6) A.g.e., s.38 
7) Timuçin Özyürekli, Cumhuriyet Kitap, sayı 639, 2002 
8) Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul, 1990, İletişim Yayıncılık, s.48 
9) A.g.e., s.48 
10) A.g.e., s.50 
11) Fethi Naci, Cumhuriyet Kitap, 2002 
12) www.turkishstudies.net/sayılar/sayi2/uslucan.pdf 
13) Timuçin Özyürekli, Cumhuriyet Kitap, sayı 639, 2002 


KAYNAKÇA: 

KEMAL, Orhan. Bereketli Topraklar Üzerinde, İstanbul, Epsilon,2007 
MORAN, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, İstanbul, İletişim Yayınları, 1990 
ÖZYÜREKLİ, Timuçin. Cumhuriyet Kitap, Sayı: 639, 2002 
NACİ, Fethi. Cumhuriyet Kitap, 2002 

Yazarı Belirtilmeyenler: 

www.turkishstudies.net/sayılar/sayi2/uslucan.pdf 
www.orhankemal.org 

------------------------------------------ 

* Tevhide Akıllılar: Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yabancı Diller Eğitimi Alman Dili Eğitimi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Öğrencisi


info@orhankemal.org