| 
			 Evet sayın seyirciler, bir başyapıt daha 
			ekranlarda... 
			Orhan Kemal’in ölümsüz eseri Hanımın Çiftliği.. 
			büyük aşklar, büyük sürprizlerle geliyor!  
			***  
			Böyle sunuluyor yeni dizi.  
			 
			Gazete haberlerine bakılırsa, Türkiye’de bir ilk gerçekleşiyor: Dizi 
			daha başlamadan, fragmanı internette tıklanma-izlenme rekoru 
			kırıyormuş... Recep İvedik ve AROG’la sinema sektörünün kullandığı 
			etkili-ucuz tanıtım yollarından interneti televizyoncular da 
			keşfetti demek ki. Hayırlı olsun.  
			 
			Edebiyat klasiklerine başvurulması, her şey bir yana, ekran estetiği 
			açısından sevindirici. Reşat Nuri’nin Yaprak Dökümü romanı 
			güncellenip entrika boyutu hayli abartılınca fenomen haline geldi. 
			Bu da konu-senaryo sıkıntısı çeken dizi sektörünü benzer hazır 
			kaynaklara yöneltti: Romanlara.  
			 
			Reşat Nuri’nin bir başka yapıtı Dudaktan Kalbe girdi hemen devreye. 
			Ardından en klasiklerden, birkaç kez filme de alınmış Sinekli Bakkal 
			yine günümüze ve televizyona uyarlandı, olmadı. Türk romanının 
			olduğu kadar sinemasının da klasiklerinden Gurbet Kuşları da ekranda 
			aynı akıbete uğradı, tutmadı.  
			 
			Halit Ziya’nın Aşk-ı Memnu’sunu “ilk modern Türk romanı” olarak 
			nitelenir. Halit Refiğ’in 1975’te ekrana uyarladığı dizi de Türk 
			televizyon dramasının, ilklerinden sayılır. Yaklaşık 30 yıl sonra 
			aynı yapıtı yeniden ve güncel yorumla ekrana getirmek, riskti.. 
			tuttu.  
			***  
			Hanımın Çiftliği’nde de aynı durum söz konusu. O da 
			yakın zamanın dikkat çeken TV dizilerinden biriydi.  
			 
			Orhan Kemal, 1958’de yayımladığı Vukuat Var’ı 1961’de Hanımın 
			Çiftliği’yle sürdürmüş, 1970’te Kaçak’la noktalamıştı.  
			 
			Bu üçlemenin ilk yapıtı Vukuat Var’ı Nejat Saydam (1972), son cildi 
			Kaçak’ı Memduh Ün (1980) filme aldı. Hanımın Çiftliği’ni ise TRT 
			döneminin son başaralı edebiyat uyarlamaları arasında anmak 
			gerekiyor.  
			 
			Demokrasi, Toprak ve Kadın  
			 
			Orhan Kemal, kendi ifadesiyle “iyimser gerçekçi”dir.  
			 
			Yaşadığı dönemin, dünyanın, ülkenin.. müthiş gözlemcisi, 
			çözümleyicisi ve iyimseridir. Bir aralar “devrimci romantizm”den söz 
			edilirdi. Belki de bu tanıma en uygun yazardır o.  
			 
			Boş, hayali duygusallık falan ilgisi yoktur ondaki romantizmin. 
			İnsanın her şeye karşın “iyi” olduğuna, olacağına inanmaktan 
			ibarettir. En yaban, kaba, vahşi, en korkak, bencil yanlarını da 
			görür, anlatır ve sonuçta hep iyiden yana “umut” vardır, küçük bir 
			ışık düzeyinde bile olsa...  
			***  
			Hanımın Çiftliği üçlemesi, bu yönden bakıldığında 
			Orhan Kemal yazarlığının tüm özelliklerini içinde barındırır. Öncesi 
			ve hemen ertesiyle Demokrat Parti dönemini konu eder burada. 
			Memleketin ve özelde Çukurova’nın “demokrasi”ye ve aynı zamanda 
			kapitalizme geçiş sürecidir anlatılan.  
			 
			Toprak ağalığından Batılı eğitim görmüş yeni kuşakla modern tarım 
			işletmeciliğine adım atış... Ve öte yandan rejimin yenilenmesi, 
			“demokrasi”ye geçiş.  
			 
			Şöyle ki; “Yıl 1948. Memlekette bayrak bayrak dalgalanan 
			haksızlıklara, keyfi idareye “Artık yeter!” diyen afişlerle 
			çalkalanan Demokrasi modası. Demokrat Parti iktidara gelince, ‘Sûr-u 
			İsrafil’ ötecek, binler, milyonlarca yıllık ölüler mezarlarından 
			ayağa kalkacak, ‘Mizan’ kurulacak, ‘Münkir - Nekir’ sorulacak, 
			herkesin ‘Defter-i âmâl’i açılacak, cezalılar cezalarını görecek, 
			dünya ‘piyr-ü pâk’ olup, haksızlık ortadan kalkacak”tı.  
			 
			Ne var ki, “Demokratlar, 1950 seçimlerinde iktidarı alıp 
			koltuklarına kurulunca, ne ‘Defter-i âmâl’ açılmış, ne de ‘Münkir - 
			Nekir’ suçlulardan hesap sormuştu.”  
			***  
			Sahipsiz toprakları köylülerin kullanımından 
			çıkartıp kendi mülkiyetine geçirtmeye uğraşan Avrupa görmüş Muzaffer 
			Ağa geleceği gördüğünden, DP’de saf tutmuştur. Yeğeni “Zaloğlu” 
			namlı üflesen uçacak Ramazan’ın nikâhına aldığı işçi kız Güllü’yü de 
			onun elinden kapıp almış, “hanım” yapmış mıdır? Yapmıştır...  
			 
			Ama kader ne gösterir? Artık adı değişen ve de “Hanım” olan Güllü, 
			çiftliğin tek sahibi olur...  
			***  
			Ekranda bunlardan hangisini, ne kadarını göreceğiz 
			bakalım.  |