Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Cumhuriyet Kitap (sayı 639)

Timuçin Özyürekli

 

BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE
Unutulmaz yazarımız Orhan Kemal’in yapıtları yeni baskılarıyla okur karşısında

“Bereketli Topraklar Üzerinde”,Anadolu insanını ,çalışarak ailesinin geçimini sağlamak zorunda olan insanların, bu onurlu uğraş sırasında karşılaştıkları zorlukları,açmazlırı ,bunalımları Orhan Kemal’in anlatım güzelliği ile sergiler.

Çukurova’da ırgatların sürdüğü çileli yaşam ,dişe diş mücadele,aşk,cinsellik
Bütün yalınlığıyla ve olağanlığıyla gözler önündedir.
Edebiyatımızda hikaye ve romanlarıyla,,kendine özgü bir anlatımıyla bir Orhan Kemal vardı.
İşçilik yaparak,çalışarak sürdürdü yaşamını.Kenar mahalle insanlarının,yoksulların,köyden kente göç edenlerin yazarıydı.

“Orhan Kemal (asıl adıyla Mehmet Raşit Öğütçü)15 Eylül 1914’te Cethan’da doğdu.Babasının siyasal sebeblerle 1930 yılında Suriye’ye kaçması üzerine o da öğranimini yarıda bırakarak oraya gitti. 1932’de Adana’ya döndü.Pamuk fabrikasında işçilik,katiplik yaptı.Askerlikteyken 1939’da beş yılla hüküm giydi.Bursa cezevi’nde yatarken Nazım Hikmet ‘le tanıştı.Önceleri Yedigün,Ses,Yürüyüş dergilerinde şiirler yayımladı.Sonra hikayeye geçti.Yeni Edebiyat,Yurt ve Dünya ,Yığın, Gün,Genç Nesil ,Varlık derilerinde yazdı.1948’ de Varlık okuyucularınca yılın en beğenilen hikayecisi seçildi.1950’de İstanbul’la geldi.Hayatını yazarlıkla kazanmaya çalıştı.1958’de Kardeş Payı ‘yla Sait Faik,1969’da Önce Ekmek’le Türk Dil Kurumu ödülünü kazandı.Hastalandı.2 Haziran 1970’de (tedavi için gittiği ) Sofya’da öldü.”

Bir yazı işçisi

Adnan Özyalçıner geçmiş yıllarda yayımlanan bir edebiyat/sanat dergisinde:”Bir yazı işçisi olarak Orhan Kemal” isimli yazısında şöyle diyor:”Kendini yazı işçiliğine adamış bir yazar Orhan Kemal,yazılarını çok erken kalkıp yazardı.Ev halkı uykudayken o günlük çalışmasını bitirir,herkes uyandığında da sokağa çıkmış olurdu.Ozaman daha sabahın sekizinde Nuruosmaniye’den ki eski İkbal Kıraathanesi’nin önünden geçenler ,Orhan Kemal’i camın kenarında oturuyor bulurlardı” diyerek ondaki yazma ve yaşam canlılığını ne güzel anlatır.

Nurer Uğurlu :”Orhan Kemal’in İkbal Kahvesi” adlı kitabında yazarın kendi ağazından “Bereketli topraklar Üzerinde” ‘yle ilgili olarak şu bilgileri aktarır:”...Bereketli Toprakları yazıp bitirdikten sonra bi gece Nadir’in kahvesinde İsmail Usata’yı,Ali Şahin’i,Yunus Usta’yı ,Osman Zenginler’i ,Beethoven’ı topladım.Çaylar ,kahveler benden;sabaha kadar onlara romandan parçalar okudum .Beni dikkatle dinlediler.İyi yazmışsın Raşit ,eline sağlık...Söylediklerinin hepsi doğrudur.Hatta her bir şeyi söylememişsin bile.Çukurova’da öyle şeyler olurki,insanın nefesi kesilir.Oturup sana hepsini analatsak bir değil, beş roman yazarsın...”

İlk olarak Berketli Topraklar Üzerinde 1953 yılında Dünya Gazetesi’nde tefrika edilir.Daha sonra da 1954 yılında Remzi Kitapevi tarafından yayımlanır.Yine Orhan Kemal’in ağzından:”...roman benim ideolojik anlayışıma göre yazılmıştır.Olaylar özgün bir anlayış içinde verilmiştir.İşçi sınıfı köylü benim kaynağım olmuştur.Burjuvalaşmış teknik karşısında ezilen ,yok olan insanlar benim insanlarım olmuştur...Onların acıları,onların ekmekleri,benim ekmeğim,benim acım olmuştur.

Köyün ,köylünün sosyal-ekonomik ve tarihsel çelişkiler, ,köy işçilerinin,ırgatların direnişleri,çalışma yaşam koşulları ,benim yaşam koşullarım ve çalışma koşullarım olmuştur...Köylünün,işçinin bütün fakir fukaranın amansızca sömürülmesi,soyulması,ezilmesi,insan kişiliğini öldüren,yok eden insan onurunu ayaklar altına alan ,inasanın kendini,bedenini ortadan kaldırın çalışması,yaşama koşulları benim kendi dramım olmuştur...”

Karşılıklı konuşmalar

Orhan Kemal’de romanlarında sık sık karşılıklı konuşmalardan yararlanır . Bu karşılıklı konuşmalar okuyucuyu bayıltacak kadar uzun ve Kemal Tahir’ de görüldüğü gibi siyasal söylev çekmek için yaratılmış konuşmala değildir.Çizdiği tipleri pekiştirmede, kişiliklerini , konumlarını yansıtmada yararlanır karşılıklı konuşmalardan. Genellikle yasıttığı tiplerin olumlu kahramanları namuslu ,yiğit,onuruna düşkün kimselerdir.Yazdığı sürece doğru bir çizgiyi sürdürmüş,yaşadığı zor koşullara rağmen yazmayı sürdürmüştür.

Mehmet Ergün bu yaklaşımana şöyle yazarak katılıyordu:”...Orhan Kemal gibi evine ekmek götürebilmek için koltuğunun altına sıkıştıdığı romanını ,ucuz pahalı demeden yaın evlerine veren bilmem ne kadarlık alacağı için Yeşilçam sokaklarında ya da editörlerin odalarının kapılarında süründürülen gerçek bir halk yazarın ,kalkıp da bürokrasinin nimetlerinden yararlanan,rahatı yerinde kişilerle kıyaslamak yakışık almaz sanırım.”

Diğer güçlü yapıtlarının yanında ”Bereketli Topraklar Üzerinde” belirli bir tarihsel dönemi, toplumsal kesiti irdelemesi açısından ve yalın bir anlatımın güçlü romanı olmasıyla farklıdır.Kaldı ki sinemeyeda uyarlanarak gücünü görsel yollarla da kitlelere götürmüş, kanıtlamıştır. Böylesine çarpıcı bir filmin oluşmasında rejisör ,kameraman ve oyuncularında payı,katkıları büyüktür.Ama asıl maya bu güçlü romandadır.

Çalışmak,geçimlerini sağlamak için Çukurova’ya gelen ırgatların,yıkımcı,acımasız çalışma koşullarını sergileyen bir yapıttır”Bereketli Topraklar Üzerinde”...

Okudukça havasına girilen ,insanın saran havasının dışında kişiyi uzun uzun düşünmeye,yorumlamaya yönlendiren yanıyla üzerinde mutlak durulması gerekir. Çukurova’nın bereketli toprakları üzerinde çalışmaya bel bağlamış insanların ilişkilerini veren ,kişisel olaylarını,yaşadıkları yorumlayan su gibi akan bir anlatının romanıdır...

“Bereketli Topraklar Üzerinde “,Anadolu insanının ,çalışarak ailesinin geçimini sağlamak zorunda olan insanların, bu onurlu uğraş sırasında karşılaştıkları zorlukları ,açmazları,bunalımları Orhan Kemal’in anlatım güzelliği ile sergiler.Çukurova’da ırgatların sürdüğü çileli yaşam, dişe diş mücadele ,aşk,cinsellik bütün yalınlığıyla ve olağanlıyla gözler önündedir.

Türkçenin bütün güzelliğiyle şiirsel kullanımı kitabın birçok yerinde insanı derinden sarsıyor. Örneğin:” Mavi şimşekler çakan koyu karanlıklara sicim gibi inen bir yağmur yağıyor,ırgat yüklü tren aydınlık pencereleriyle,bozkırda Çukurova’ya doğru akıyordu..” biçiminde ,çağrıştırlarla yüklü betimlemeler ,yer yer değişik bir çekiçiliği okuyucunun önüne seriyor.

Orta Anadolu’nun seksen evlik köylerinden kopup gelen İflahsızın Yusuf ,Köse Hasan ,Pehlivan Ali,Çukurova’ya doğru yola çıkarlar.Bu yolculuk satır satır okuyucuyu da kitabın derinliklerine doğru çeker.Vardıkları yerde kendileri gibi zamanın da oralardan kopup gelmiş,sınıf değiştirmiş şimdiyse fabrikanın patronu durumundaki hemşehrileriyle görüşebilmek için fabrikanın önünde bir kahvehaneyi mekan seçerler.Bir sabah karşılaştıkların da artık fabrikaya girmeye namzettirler . Bu karşılaşma sırasında feodal çevreden gelen fabrika sahibinin kapitalistleşme sürecinde geçmişine dair kalıntıları özünde taşıyışını şötle birkaç satırla çok güzel bir şekilde verir:”Fabrika sahibi güldü .Onları hemen çevreleyiveren kalabalığa karşı piyasasının bozulmasından korkmasa lafı uzatır,yıllardır kendini sıka sıka konuştuğu şehirceden sıyrılır tıpkı onaların köycesiyle konuşurdu .Hatta Pehlivan Ali’yle gülüşe bile tutuşabilirdi.Pek severdi güleşi .Tutuşup da gerçekten değil,şakacıktan bir el ense çeker,ellerini şaplatırdı.”

Köse Hasan bu yoola girilen bu fabrikada pek fazla çalışmayacak ,bulunduğu yerin buz gibi nemli soğukluğuna uzun süre katlanamıyacak , ölecektir. Yusuf ile Pehlivan’sa usta başıya haraç vermek istemedikleri için işlerinden olacaklardır.Daha sonra bir inşaata çalışmaya başlıyacaklardır . Bu yol ayrımıdır.Yusuf disiplinli çalışmasıyla ustalığa doğru gidecek,Pehlivan Ali’yse inşaatan alıp götürdüğü Fatma’yla pamuk tarlalarında çalışmaya... Sonunda herkes kendi dramını ,acını hor görülüp ezilmeyi kendi boyutlarında yaşayacaktır.

Acılı insanların destanı

Asım Bezirci-Hikmet Altınkaynak (Orhan Kemal) çalışmasında şöyle diyor:”Sabırla derlenmiş gözlemler ,sosyal gerçekliğin insan gerçekliği ile birlikte uyumlu bir biçimde verilişi ,insanların idealize edilmeden- içinde yaşadıkları şartlara bağlı olarak ele alınışı ,arıntıların ustalıkla değerlendirilişi ,sanırım Bereketli Topraklar Üzerinde’yi güçlü kılan başlıca öğeler.”

Acılı insanın sonsuz destanını yazan Orhan Kemal’in geriye bıraktıklarına baktığımızda:

Şiirler,on hikaye kitabı,yirmiyedi roman,beş oyun gibi ulaşılması zorluca sayılarla karşılaşırız.Ama yine de inanıyoruz ki en verimli,kitleri sarsacak romanları beklemeye hakımız olduğu yıllarda kaybettik ...Eğer yaşasaydı Bereketli Topraklar Üzerinde’yle ilgili olarak yaptığı bazı romanları tekrar elden geçirecek ,yenilerini yacacaktı belkide...

Değerli eleştirmen Fethi Naci’nin (Yeni Dergi/1970)de yazdığı gibi:”Toprak reformu yapmamış ,sanayileşmesini gerçekleştirememiş bir az gelişmiş ülkede ,Türkiye’de köylü-işçilerin kahırlı hayatlarını mükemmel bir biçimde yasıtır Orhan Kemal.Roman belli bir tarihsel anı ,unutulmuyacak bir ustalıkla tespit ettiği için tarihi ve sosyal gerçekçiliği,ele aldığı insanları gerçeğe uygun olarak gösterdiği için güçlü ve kalıcı ,Orhan Kemal’in en güzel romanı bence.

“Bereketli Topraklar Üzerinde” çarpıçı gerçekliğiyle sarsıcı anlatımıyla ,birçok çelişik ilişkiyi boyutlarıyla okuyucunun önüne seren bir roman.Çukurova’daki ırgatlardan yola çıkarak bütün ırgatların yaşamlarından kesitler veren güzel bir roman...Tekin Yayınevi’ni unutulmaya-unutturulmaya çalışan bu değerli yazarımızzı tekrar gün ışığına çıkardığı ,yapıtlarının yeniden basarak okuyucuya sunduğu için kutluyorum.Evet bizim bir Orhan Kemal’imiz vardı...


info@orhankemal.org