Zülfü Livaneli, İstanbul Beyazıt’ta düzenlenen 
							törende Son Ada romanıyla lâyık görüldüğü 2008 Orhan 
							Kemal Roman Ödülü’nü Yaşar Kemal’in elinden aldı.
							
							
							
							Zülfü Livaneli, insanların huzur içinde yaşadığı bir 
							adaya emekli bir darbe liderinin yerleşmesinden 
							sonra adada yaşanan olumsuz değişimleri işlediği, 
							alegorik bir tarzın hâkim olduğu Son Ada adlı 
							romanıyla, 2009 Orhan Kemal Roman Ödülü’nün sahibi 
							oldu. Livaneli’ne ödülü, dün Orhan Kemal Halk 
							Kütüphanesi’nde düzenlenen bir törende, Yaşar Kemal 
							tarafından verildi. 
							
							
							Türkiye’de yazar olmak zor
							Orhan Kemal Kültür Merkezi tarafından düzenlenen 
							tören Orhan Kemal şiirlerinin okumasıyla başladı. 
							Ardından Orhan Kemal Halk Kütüphanesi’nin müdürü 
							Ayten Şan, Orhan Kemal’in Türk edebiyatındaki yerini 
							özetleyen bir konuşma yaptı. Daha sonra Orhan 
							Kemal’in oğlu Işık Öğütçü söz aldı. Öğütçü, “Çok 
							yönlü bir kültür insanı” olarak tanımladığı Zülfü 
							Livaneli’nin Orhan Kemal Roman Ödülü’nün bu yılki 
							sahibi olmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. 
							Sonraki konuşmacı ise gazeteci Nebil Özgentürk idi. 
							Özgentürk’ün konuşmasının ana ekseni Türkiye’de 
							yazar ve aydın olmanın zorlukları üzerine 
							kurulmuştu. Orhan Kemal Roman Ödülü Seçici Kurul 
							Başkanı Tahsin Yücel, Orhan Kemal’in romancılığı ve 
							öykücülüğü üzerine defalarca konuştuğunu ve 
							yazdığını ifade ederek başladı sözlerine. Yazın 
							hayatına şiirle başlayan Orhan Kemal’e düzyazıya 
							yönelmesini salık veren kişinin Nâzım Hikmet olduğu 
							yönündeki rivayeti de aktaran Tahsin Yücel, Orhan 
							Kemal’in şiire ve düzyazıya aynı bakış açısıyla 
							yaklaştığını vurguladı. 
							Orhan Kemal’in başyapıtlarından biri olan Murtaza 
							sinemaya uyarlanmış ve aynı adı taşıyan filmde 
							Murtaza rolünü Müjdat Gezen canlandırmıştı. Gezen 
							törende, Orhan Kemal’le nasıl tanıştıklarını 
							anlattı. 12 Eylül döneminde tutuklandığından da söz 
							eden Gezen’in, Kenan Evren hakkındaki ironik 
							ifadeleri gülüşmelere neden oldu. Orhan Kemal’in 
							halka çok yakın ve halk tarafından sevilen bir insan 
							olduğunu, bir anıyla ifade eden tiyatro sanatçısı 
							Salih Kalyon’un ardından edebiyat araştırmacısı 
							Çimen Erkol kürsüye çıktı. Erkol, Orhan Kemal’in 
							yerelden yola çıkarak evrensel olmayı başardığına 
							vurgu yaptı. 
							Orhan Kemal’in büyük oğlu Nazım Öğütçü ise “baba 
							dostu” olarak tanımladığı Yaşar Kemal’e ilişkin 
							anılarını aktardıktan sonra, Yaşar Kemal’i kürsüye 
							davet etti. 
							Yaşar Kemal şöyle konuştu: “Murtaza, Fransız, Rus, 
							İspanyol romanı olsaydı Don Kişot kadar önemli bir 
							kitap olurdu. Türkiye’de Orhan Kemal’in değeri 
							anlaşılmadı. Türkiye, Yunus Emre, Evliya Çelebi, 
							Karacaoğlan, Nâzım Hikmet gibi değerleri yaratmış 
							bir ülke. Orhan Kemal ve onun gibilerin değeri 
							anlaşıldığı zaman Türkiye, Türkiye olur.” Yaşar 
							Kemal, ölümünün üzerinden 39 yıl geçmesine rağmen 
							hâlâ Orhan Kemal’i anlatan bir kitap yazılmamış 
							olduğunu da sözlerine ekledi.
							
							
							“Edebiyat şifadır, tedavidir”
							Ödülünü Yaşar Kemal’in elinden alan Zülfü Livaneli 
							ise, edebiyatı Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sait Faik 
							gibi ustaların kitaplarını okuyarak öğrendiğini 
							söyledi. Livaneli, Orhan Kemal hakkında şunları 
							söyledi: “Onun bir yazı sırrı var. İnsanda, türkü 
							söyler gibi kolaylıkla yazdığı izlenimi 
							uyandırıyor.”
							Bir süre önce önemli bir rahatsızlık geçiren 
							Livaneli, Orhan Kemal Ödülü’nün kendisine 
							verildiğini hasta yatağındayken öğrendiğini ve bir 
							saat sonra iyileşme belirtileri gösterdiğini 
							anlattı. Livaneli sözlerini, yeni bir edebiyat 
							tanımı yaparak tamamladı: “Edebiyat şifadır, 
							tedavidir”.