Orhan Kemal’in ardından 
												yayımlanan yapıtlarından 
												biridir, İstanbul’dan Çizgiler. 
												Çizeri Ferit Öngören’le birlikte 
												beş yılda tamamlanabilmiş, bu 
												ortak çalışma. Yapıtı ilk kez 
												(1971) Hayati Asılyazıcı’nın 
												yönettiği Sinan Yayınları’ndan 
												çıkmış.
												
												Ferit Öngören yazdığı önsözde 
												kitabın oluşum ve yayımlanma 
												serüveninin yanı sıra Orhan 
												Kemal’in özgün bulduğu 
												edebiyattan politikaya değin 
												uzanan kimi görüşlerini de 
												aktarmış.
												
												TAŞLITARLA MI, TEKSAS MI?
												
												Kitabın birinci bölümde, yazar o 
												zamanlar İstanbul’un dışında bir 
												yer olan Teksas’ın ilk kuruluş 
												yıllarına benzettiği 
												Taşlıtarla’da bir arkadaşında 
												konuktur. Gece yarısı ev 
												sahibinin verdiği 
												rahatsızlıklara tanık olur. 
												Bunun üzerine İstanbul’da 
												kiralık bir ev aramaya koyulur. 
												İstanbul kazan onlar kepçe 
												kiralık ev ararlar. Bu sırada 
												hepsi de yoksul olan çeşitli 
												insan tipleriyle tanıştırırlar, 
												okuru. 
												
												Orhan Kemal’in romanlarında, 
												kenar semtleri anlatırken 
												karşılaştığımız, “…yıkıldım 
												yıkılacak harabeler” gibi 
												tümcelerin yer aldığı ev 
												betimlemelerinin benzerini bu 
												yapıtta da görüyoruz. Çünkü 
												yazar “küçük adam”ların, sıradan 
												insanların dünyasını irdelemiş 
												kiralık ev arama bahanesiyle. 
												Burada röportaj tekniğini 
												kullanır, yazar. Soru yanıt 
												biçimindedir, bu bölümler, ara 
												değerlendirmeler, geçişler olsa 
												da.
												
												Yazar, barınma sorununu 
												yapıtının ağırlık noktası 
												yapmış, özellikle birinci ve 
												ikinci bölümde. Bu bölümlerde 
												okur kendini Orhan Kemal’in bir 
												öyküsünün tatlı tümceleri 
												arasında bir gezide bulacaktır. 
												Kimileyin onun tanıdık roman ya 
												da öykü kahramanıyla 
												karşılaştığınızı sanıyorsunuz. 
												İçiniz içinize sığmıyor. Öykü 
												tadında verilen ara bölümler 
												kentteki değişimi ve sıradan 
												insanın yaşamının 
												değişmeyenlerini ustalıkla 
												çiziyor.
												
												“Kısa Kısa” ana başlığı 
												altındaki üçüncü bölümde on 
												sekiz öykü yer almaktadır. Her 
												öykü İstanbul’da geçiyor, 
												yapıtın bütünlüğüne uygun. 
												Dolmuşta İki Kişi adlı öyküyü 
												okuduktan sonra İstiklal’deki 
												Anadolu Pasajı’na Mehdi Baba’ya 
												kahve içmek için yola çıkmayın, 
												Orhan Kemal’in canlı anlatımına 
												kendinizi kaptırıp.
												
												GURBET KUŞLARI’NIN ÇOCUKLARI
												
												İstanbul’a göç ilk iki bölümde 
												sorgulanmıyor. Hatta bugün de 
												konuşulan göçü önleyici 
												önlemlerden söz edilmektedir.
												
												Orhan Kemal’in Gurbet Kuşları 
												adlı yapıtına adını veren 
												karnını doğduğu yerde 
												doyuramayıp, taşı toprağı altın 
												sandıkları İstanbul’a gelenlerle 
												sıkça karşılaşıyoruz, 
												İstanbul’dan Çizgiler’de. 
												Umurlarında Kurucu Meclis, 
												Anayasa tasarısı filan olmayan 
												bu insanların tek derdi 
												ekmektir. Ekmek peşindeki 
												çoğunluğu rezil bir yaşam 
												sürmektedir, kocaman kentte. 
												
												Yazar onlardan biridir. Bu iç 
												dünyalarına girmeyi 
												kolaylaştırır. İçlerindeki 
												özlemlerini, umarsızlıklarını 
												dökerler ortaya. Ancak 
												Anadolu’dan gelip tuttuğunu 
												koparanlar da yok değildir. 
												Bunların sayısı çok ama çok 
												azdır.
												
												Orhan Kemal, Gurbet Kuşları’nı 
												konuk ettiği bölümlerde 
												çocuklara da yer ayırmış. Gurbet 
												Kuşları’nın çocukları da 
												paylarına düşen yoksullukla 
												cebelleşmektedirler, işsiz bir 
												dokumacının çocuğunun 
												anlatıldığı Mantar Tabancası 
												adlı öyküde. Yokluk içindeki, 
												işsiz bir dokumacının oğlunun 
												yabancı birinin verdiği almayı 
												çok istediği mantar tabancasını 
												elinin tersiyle itmesi öyküye 
												duygu yüklemenin yanında yazarın 
												bakış açısının netliğini de 
												okura sunmaktadır, yapıtın 
												başından beri anlattıklarıyla 
												birlikte.
												
												“Başını çevirdi, yüzüme haysiyet 
												dolu bir bakış fırlattıktan 
												sonra çekti gitti. Elimde 
												tabancayla mantarlar, 
												kalakalmıştım.” (s.142)
												
												İstanbul’daki değişimi 
												görebileceğimiz kadar göç 
												olgusunun da sorgulandığı 
												İstanbul’dan Çizgiler dünden 
												bugüne uzanan bir köprü kurmuş 
												sağlam bir dil ve anlatımla.
												
												* Orhan Kemal, İstanbul’dan 
												Çizgiler, 6.Basım:Everest 
												yayınları