Sevgili Orhan 
																Kemal,                                 
																Antalya, 1 
																Haziran 2008 
																
																 
																
																Yıllar önce 
																doğumunu 
																telgrafla 
																muştuladığın, 
																şimdilerin bir 
																vefa örneği 
																Işık, yine 
																telefon edip 
																önce sağlık 
																durumumla ilgili 
																son haberleri 
																aldı sonra faks 
																sinyali istedi. 
																Bu iş, yıllardır 
																sürüyor ve faks 
																geldi:
																
																Davet
																
																Ölümünün 38. 
																Yılında Orhan 
																Kemal’i Anma ve 
																Orhan Kemal 
																Roman Armağanı 
																Töreni
																
																Tören de 
																İstanbul’da 
																adını taşıyan 
																Orhan Kemal 
																Kütüphanesi 
																Konferans 
																Salonunda.
																
																38 yıl!
																
																Sofya’dayım.
																
																Bulgaria Oteli 
																4. kat  169 
																numaralı 
																odadayım.
																
																Radyoyu 
																karıştırıyorum, 
																Budapeşte 
																Radyosu bu 
																dünyadan 
																göçtüğünü 
																bildiriyor, uzun 
																konuşmadan sonra 
																“şimdi”  diyor 
																“onun Medeniyet 
																Yuları” adlı 
																öyküsünü 
																okuyoruz.
																
																Elbette içim 
																bihoş.
																
																Kapı çaldı, daha 
																önce seninle 
																ilgili 
																konuşmalar 
																yaptığım kat 
																bakıcısı Emine 
																Mustafaova girdi 
																odaya, beni 
																yatağa uzanmış 
																bulunca ne dedi 
																bilir misin? 
																İşte dediği:
																
																“E işte, nah 
																şurada yatardı, 
																senin yattığın 
																yerde, Nuriye 
																anımda burada!”
																
																Fırladım 
																yataktan!
																
																“Ep de bu 
																koltukta 
																otururdu. Sonra 
																çıkardı 
																dışarıya, 
																dışarıdaki 
																masada ya da şu 
																masada yazardı 
																ep..Ep sorardı 
																gülerek.”
																
																İçim daha bir 
																hoş! Ağladıysam 
																kime ne lan?
																
																Doçent doktorun 
																Şivçev, “sadece 
																size izin 
																veririm” dedi 
																tahnit edilmiş 
																halini görmem 
																için, kabul 
																etmedim, “sağ 
																ol” dedim. “Onu 
																hep gülümserken, 
																laflarıma 
																gülerken 
																anımsamayı 
																yeğliyorum.”
																
																Neymiş, ölümünün 
																otuzsekizinci 
																yılıymış!
																
																Senin için beş 
																yüz sayfalık 
																kitap yazdım.
																
																Sultanahmet Ceza 
																ve Tevkifevi 
																revirinde 
																yazdığın 23 Mart 
																1966 tarihli, 
																yine o güzelim 
																mektubunda 
																“Yön’deki yazını 
																pek sevdim. Hani 
																günün birinde 
																kitap halinde 
																çıkmasını 
																merakla 
																bekleyeceğim. 
																Yer yer kendi 
																halim içime 
																dokundu” 
																diyordun ya sana 
																verilmiş bir 
																sözdü bu koca 
																kitap. 
																Beklemedin, 
																sanki bir bok 
																vardı öte 
																dünyada! 
																Gelirken 
																getireceğim, 
																nerdeyse eli 
																kulağında!
																
																38 yıl olmuş 
																öleli!.
																
																Tekne kazıntısı 
																Işık muştuladı 
																iki yapıtın 
																İngiltere’de, 
																biri İtalya’da 
																çıkıyor şu 
																günlerde…
																
																İngilizler, 
																İtalyanlar biraz 
																geç kaldılar öte 
																ülkelere göre, 
																geç oldu ama 
																bağışlamak 
																gerek!.
																
																38 yıl olmuş 
																öleli!
																
																Ulan dedim kendi 
																kendime “bu 
																nasıl ölmek?”
																
																Dünyada okunan 
																ölür mü?
																
																Nah ölür!
																 
																
																Fikret Otyam