Ana Sayfa

Gaziantep Hakimiyet - Mustafa Aslan - 31 Mayıs 2008

 

• “MÜFETTİŞLER MÜFETTİŞİ”NDE MİZAH


Edebiyatımızda güçlü bir mizah geleneği vardır. Bu gelenek Şeyhi’den Ziyapaşa’ya, Namık Kemal’e, Ali Bey’den; Hüseyin Rahmi Gürpınar’a, Ahmet Rasim’e, Rıfat Ilgaz’a, Sabahattin Ali’ye, Muzaffer İzgü’ye, Aziz Nesin’e kadar uzanır.

Edebiyat alanında mizah olayları, durumları gülünç yanlarıyla yansıtan yapıtlara özgülük olarak söylenebilir.

Aziz Nesin, Mizah için:” Alay etme yenilmişlerin vazgeçilmez, dayanılmaz kusuru ya da meziyetidir, “ der.

Orhan Kemal’in yapıtlarından “Müfettişler Müfettişi” uzamla bağlantılı olarak zamanın da egemenliğini dışlamadan, sıradan insanların yer aldığı, mizah öğelerinin ağır bastığı toplumumuzun dününü-bugününü anlamak için önemli bir yapıt. Başta yapıtın kahramanı Kudret Yanardağ’dan tutun da, arabacı Kel Mıstık’a, otel katibinden Müfettişler Müfettişi’nin karısına kızına kadar hemen hepsi “yenilmiş” kişilerdir.

Yapıtın kahramanı Kudret Yanardağ, nam-ı diğer Müfettişler Müfettişi, yakın tarihimizde de izler bulacağımız birisidir. Üst düzey yöneticilerden tutun da alttaki esnafa kadar dolandıran “yenilmiş” bir birisidir, tıpkı örtülü ödenekten bir başbakandan para alan yakın geçmişte varlığına tanık olduğumuz benzeri gibi.

Romanın sadece önemli kişileri değil, bütünü mizahi öğeleri her durumlarında barındırmaktadırlar. Kimi zaman seçilen uzam, hatta nesneler de mizahla iç içedir. Yazar bunu yaparken çelişkilerden ve zıtlıklardan yararlanır. Orhan Kemal’in Müfettişler Müfettişi adlı yapıtındaki mizah toplumsallıktan uzakta değildir, hatta sınıfsaldır.

Kudret Yanardağ bir “yenilmiş” kişidir; her ne kadar pek çok ileri gelenleri (yenenleri) dolandırsa da, ki bu edimi bir tür alay etmedir; yani romanın en önemli mizahi öğeleri arasındadır.

Arabacı Kel Mıstık sürekli ”adam yerine konulmamanın” acısını çıkarma yollarını arar. Yeri, zamanı geldiğinde de taşı gediğine koymaktan çekinmez.

“Kalktı, hayatında belki de ilk, adam yerine konulmanın sevinci kendini önemli sayışıyla:

-Gayri bundan ötesinin taşını ayıklasın Vali mali! dedi,” (s.29).

Argo kimileyin bir yapıttaki mizahın dozunu artırmak için olmazsa olmazlarından gibi görünse de, Orhan Kemal’in Müfettişler Müfettişi’nde argo olmakla birlikte düzeyi çok yüksek değildir. Yazar mizahı sadece kaba argo üzerine kurmaya kalkmamıştır. Müfettişler Müfettişi’nde kullanılan argo sözcük sayısı kimi yapıtlarına kıyasla daha azdır.

“-Ulan Akif, dedi ahbabı. O çirkin karıya iki şişe viskiyi verdin de, bu yavruya on kağıdı mı çok gördün? Ulan canımı istesin vereyim be! “(s.209)

Şive taklitleri, yerel ağızlardan da b ir yapıtın mizahi yanını yükseltmek için kullanılabilir. Çünkü edebiyatımızda Karadenizli, Doğulu, Rum, Ermeni Yahudi tipleri okuyucuyu gülümsetmişlerdir. Hatta mizah adı altında bu insanlar küçümsenmesine karşın Orhan Kemal küçük düşürmez, küçümsemez saydıklarımızın hiç birini. Orhan Kemal şive taklitlerinden, yerel ağızlardan yararlanmış ama dozunu iyi ayarlamış. Yapıtı bütünüyle bunların üzerine kurmamıştır.

Müfettişler Müfettişi’nde kimi yerlerde, betimlemeler de yapıtın mizahi yönünü güçlendirmeye yardım eder.

“-Gözlerim eyle bi bulanmış. Volla uymirdim ho!

Kocaman bıyığı, kalın çatık kaşlarıyla yiyecek bakan adamın karşısında ufalanıp duruyor, boyuna tekrarlıyordu:

-Volla. Gözlerim eyle bulanmış..” (s.70)

Orhan Kemal’in Müfettişler Müfettişi adlı romanı mizahı keskin toplumsal bir “hiciv”le yapıt boyunca izler. Mizah ve hicvi yapıtın bütünlüğü içinde düşünmek gerek. Aksi takdirde kimi yanılgılara sürüklenebiliriz. Kısaca söylemek gerekirse, mizah ve hiciv bu yapıtın hamurunda vardır. Yazar bir yandan yaşamdaki gülünçlükleri sergilerken bir yandan da hicvetmektedir.



--------------------------------------------------------

Orhan Kemal, Müfettişler Müfettişi (roman) Tekin Yayınları, 7. Basım 1995 - İstanbul

 
 

info@orhankemal.org