| 
		
		Şehir 
		Tiyatroları Eskici Dükkânı’nı, Ergün Işıldar’ın oyunun ruhunu iyi 
		kavrayan, sade ama ayrıntılara önem veren, oyuncuların gücünü ön plana 
		çıkaran, dekorundan müziğine ve oyunculuğuna hiçbir abartıya, fazlalığa 
		yer vermeyen başarılı rejisiyle sahneye taşımış
		 
		 
		 
		
		İkinci Dünya 
		Savaşı sonrasında Adana. Dedesinin zengin konağında büyümüş, Milli 
		Mücadele’de bacağını, hayatta da servetini kaybetmiş aile babası Topal 
		Eskici küçük kunduracı dükkânıyla ailesini geçindirememenin 
		sıkıntılarını yaşamakta. Ana-babasının ona zengin bir eş bulma 
		ümitlerine karşı askerden “el kızı”, istenmeyen bir gelin getiren büyük 
		oğul, isyankâr küçük oğul ve aklı zibidi “Kasımpaşalı” Ünal’la flörtte 
		olan kız da Topal’ın derdine dert katmakta. Geçim derdi ve baskıcı baba 
		evinden uzaklaşmak için çözümü pamuğa gitmekte bulan erkek kardeşler ve 
		dükkânın satılma gerekliliği ailenin dramını artırır. Bu büyüklükte bir 
		sorun yumağının çözümü elbette başka sorunları da beraberinde getirir. 
		Orhan Kemal’in 
		Eskici ve Oğulları adlı romanından uyarladığı, hepsi kendi eserlerinden 
		uyarlama ve sahnelenmiş beş oyunundan biri olan, ilk kez 1968’de AST’ın 
		prodüksiyonuyla seyirciyle buluşan Eskici Dükkânı’nı İstanbul Şehir 
		Tiyatroları (İŞT) sahneliyor. Kemal’in bütün eserlerinde olduğu gibi 
		toplumsal gerçekçi bir tavırla memleketin küçük insanının ezilmişliğini, 
		yoksulluğunu, acılarını anlattığı, dramaturjik anlamda biraz dağınık 
		olsa da iyi bir kurguya, dramatik anlatımın gücü için elzem sağlam iç ve 
		dış çatışmalara, gerçekçi, detaylarıyla ilgi çekici ana ve yan 
		karakterlere sahip bir metin Eskici Dükkânı. Günümüz gözlükleriyle 
		incelendiğinde ise aile, özellikle “baba” ve din baskısının, kadının kız 
		çocuk olarak doğmakla başlayıp “avrat”lığa “terfi” edince artarak süren 
		sonsuz ezilmişliğinin, fukaralığın, erkeğin kumandasındaki, özgürce 
		yaşanamayan cinselliğin kadının üzerinden hep bir ayıp, bir namus 
		meselesi olarak okunmasının 40’lı yıllardan bugüne ne kadar değişmeyen, 
		toplumun içine ne kadar derin işlemiş meseleler olduğunu gözler önüne 
		sermesiyle önemli. 
		İŞT Eskici 
		Dükkânı’nı Ergün Işıldar’ın oyunun ruhunu iyi kavrayan, sade ama 
		ayrıntılara önem veren, oyuncuların gücünü ön plana çıkaran, dekorundan 
		müziğine ve oyunculuğuna hiçbir abartıya, fazlalığa yer vermeyen 
		başarılı rejisiyle sahneye taşımış. Oyundaki çeşitli lehçeler çok iyi 
		kullanılmış, biraz az vurgulanmaları daha yerinde olurdu, şarapçı 
		sahnesi gibi çok tekrar içeren bölümleri de biraz kısaltılabilirdi ama 
		bunlar prodüksiyonun genelinde önemli bir sorun yaratmıyor. Oyunun 
		ikinci perdesinin başlangıç, gelişme ve sonuç bölümleriyle biçimsel 
		paralelliklerinin sahnede aksiyon gelişiminde koreografik bir 
		paralellikle verilmesi, modern bir altyapının üzerinde kullanılmış 
		alaturkayla ilginç, yaratıcı müzik, Rıfkı Demirelli’nin çıplak 
		konstrüksiyonlu, otantik ve işlevsel sahne tasarımı, Gamze Kuş’un 
		gerçekçi kostümleri, Mahmut Özdemir’in dramatik ışığı ve “Topal Eskici”‘yi 
		canlandıran Metin Çekmez, “eşi” Ş. Ayşin Atav, “66 Ziya” Şevket Avşar, 
		“Ünal” Mert Turak başta olmak üzere tüm oyunculukların hem tek tek hem 
		de bütün olarak gücü ve sağlamlığı Eskici Dükkânı’nı başarılı bir 
		prodüksiyon kılıyor. 
		 
		Oyun “aile 
		babası”nın yanında bu karakterin toplumsal biçimlenişinin dev aynasına 
		yansıması, ataerkil, dediğim dedik, baskıcı bir  “devlet baba”nın 
		sembolü olarak da okunabilecek baş kahraman Topal Eskici ve ailesinin 
		dramı üzerinden Eskici Dükkânı’na dönmüş bir “Baba Evi”nin kurallarıyla 
		yaşamaktan toplum olarak nasıl asla vazgeçmediğimizi, bunun bizi nasıl 
		hep yerimizde saymaya mahkum ettiğini, toplumsal melodramımızın bu 
		kökten sürekliliğininin sinir bozuculuğunu da bir kez daha hatırlatıyor.
		 
		Eskici Dükkanı, 
		Kadıköy Haldun Taner Sahnesi, 29 Nisan 15.00, 30 Nisan 15.00 ve 20.30, 1 
		- 2 mayıs 20.30, 3 mayıs 15.00 ve 20.30, 4 mayıs 15.00 
		[email protected] 
		 
		 
   |