| 
							 
							Av.Duygu Tekay  
							Yetkili Kayıt Tarihi: Mar 2004 
							Nerede: ANTALYA, Türkiye. 
							İletiler: 2.702  
							 
  
							 
							-------------------------------------------------------------------------------- 
							 
							Okuyacağınız yazı "Hukuk Felsefesi ve Sosyal Felsefe 
							Topluluğu"'na ait www.ivrturkey.org sitesinden 
							alınmıştır. D.T. 
							 
							 
							 
							 
							Orhan Kemal'in "Murtaza" Adlı Romanı ve Hukuki 
							Pozitivizm 
							Banu Kaya, Altın Aslı Şimşek, Semiha Şahin, Bircan 
							Akgül, Nihal Barak, Burcu Toker 
							 
							 
							 
							Sapına kadar doğrucu vatandaş Murtaza, kendini 
							yukarıda Allah, Ankara#8217;da devlet hem de 
							hükümetten sonra, mahallenin bekçisi olarak başı 
							saymaktadır. Ne de olsa Murtaza demek vazife demek, 
							vazife demek Murtaza demektir. Murtaza kurs 
							görmüştür, sıkı terbiye almıştır amirlerinden. 
							Amirin emri kutsaldır onun için, her şeyden önde 
							gelir, hatta ailesinden bile!.. 
							Murtaza#8217;nın tek düşündüğü şanı şerefidir. 
							Abartılı bir vatanseverlik duygusu içindedir 
							ülkesine karşı. Kolağası Hasan Dayısı#8217;nın 
							vaktiyle vatan toprakları için kanını akıtmış olması 
							onu çok etkilediğinden o da dayısı gibi asker olmak 
							istemiştir. Ancak ulaşabildiği en üst mertebe (!) 
							bekçiliktir. Murtaza bekçi üniformasını giydiğinde 
							#8220;cahil halk#8221;tan ayrılmış ve cahil halka 
							#8220;cart curt#8221; edebilecek seviyeye gelmiştir 
							artık. 
							Murtaza, tüm hayatı boyunca yaptığı gibi, mahalle 
							bekçiliği yaparken de katı kurallardan, çileden 
							çıkaran uygulamalardan vazgeçmez. Onun için kanun 
							asıl adalettir, değiştirilemez, eleştirilemez. Bu 
							yüzden fakir mahalleliye kök söktürür. 
							Karısı hatta çocukları bile hoşlanmamaktadır Murtaza#8217;dan. 
							Çünkü evde de sert tavırlarından taviz vermez 
							kahraman külyutmaz bekçimiz! Ana caddede lüks 
							apartmanlarda oturan, alınlarının teriyle zengin 
							olmuş (?) vatandaşlar çok memnundurlar Murtaza#8217;dan, 
							komiseri de öyle. Çünkü sistemin dayattığı asayişi 
							sağlamaktadır. Murtaza için zaten tek doğru vardır. 
							Onun dışındakiler kesinlikle yanlıştır. 
							Bir gün, mahallenin şikâyeti üzerine teftişe gelen 
							emniyet müdürü karikatürize bir tip olan Murtaza#8217;yı, 
							fabrikanın fen müdürünün de isteği üzerine fabrikaya 
							gece bekçisi olarak tayin eder. Murtaza fabrika 
							bekçiliğini bir terfi olarak düşünür ve sevinir. 
							Fabrikada da işçilerin tuvalet arası ettikleri 
							muhabbete, hatta fabrikanın memurlarına bile 
							müdahale eder, her şeye burnunu sokar. 
							Aynı fabrikada çalışan kızlarını bir gün makinelerin 
							başında uyuklarken yakalar Murtaza ve birini 
							(Firdevs#8217;i) tuttuğu gibi yere çalar. Kız fena 
							halde başından darbe alır. Ancak nafile! Murtaza 
							için bir görev daha önemlidir bir evlattan, 
							ciğerparesinden. Kendi evlatlarının görev başında 
							uyuklamalarını yediremez gururuna. 
							Nihayet fabrikada ufak çaplı isyanlar bile 
							çıkmaktadır. Murtaza#8217;nın istifa etmesi için. 
							Fakat amirleri Murtaza#8217;yı kovmamaktadır bir 
							türlü. Bu işin sırrı ise şudur: Murtaza amirlerinin 
							her türlü menfaatini kendi çıkarlarının önüne 
							koymaktadır. Amirlerin yaptığı her şey mubahtır, 
							doğrudur. Cahil halk, cahil işçiler karışmamalıdır 
							onların işine, kafa yormamalıdır devlet işlerine. 
							Aslında Murtaza kendini devlete feda etmeye her an 
							hazırdır. Bireyi, özellikle yoksul ve güçsüzse, 
							devlet karşısında neredeyse bir hiç olarak görür. 
							Hukuki pozitivizmde de birey devletin bir parçası 
							olarak devletin kanunlarına itaat etmelidir. Murtaza#8217;nın 
							kafasında sabit bir fikre dönüşen kanun devleti 
							ideali vardır. Kanun hukuktur. Hukuk egemenin, 
							güçlünün, otorite sahibinin emridir. 
							 
							HUKUKİ POZİTİVİZM ve MURTAZA 
							Pozitivistler pozitif hukukla, belirli bir dönemde, 
							belirli bir konuda yürürlükte olan hukukla 
							ilgilenirler. Hukukun insan aklının ürünü olarak 
							oluştuğunu savunurlar. Hukukun tanımında adalete yer 
							vermezler. Bu durum hukukta belirlilik ve kesinliği 
							sağlamak istemelerinden kaynaklanır. Adalet 
							tanımımıza göre Murtaza#8217;nın kuralları 
							uygularken adaletli olup olmadığı konusundaki 
							nitelemelerimizde değişecektir. 
							Pozitivistler, hukuk teorilerinde sadece hukuki 
							kavramlara yer vererek saf bir teori oluşturmaya 
							hukuku diğer disiplinlerden bağımsız hale getirmeye 
							çalışırlar. 
							Pozitivistler hukukun kaynağını sosyal olguya 
							dayandırırlar. Bu sosyal olgu düşünürlere göre 
							değişir. Austin#8217;e göre egemen olan siyasal 
							iktidarın emri iken, Hart#8217;a göre tanıma kuralı, 
							Duguit#8217;e göre sosyal dayanışmadır. 
							Kelsen#8217;de ise sosyal bir olguya dayanma yoktur; 
							bir normun başka bir norma dayanması söz konusudur. 
							Pozitivistlerin büyük bir kısmı kuralların 
							içeriğiyle ilgilenmezler. Murtaza da kuralların 
							içeriğini önemsemez. Amirleri tarafından yapılması 
							söylenen her şeyi kendisine ters gelse bile 
							#8220;vardır bir bildiği#8220; diyerek yapar. 
							Austin, pozitif hukuku, siyasi bakımdan egemen 
							olanların, siyasal yönden tabi olanların 
							davranışlarını düzenlemek için çıkardığı kurallar 
							bütünü olarak açıklar. Bu doğrultuda Murtaza da 
							egemen olan - tabi olan ayrımı yapmaktadır. Halkın 
							kendi çıkarını düşünemeyeceği görüşündedir. Amirleri 
							ve emirlerini olduğu gibi onlar tarafından koyulan 
							kuralları da mükemmel görür. Murtaza#8217;nın 
							unuttuğu, kuralların da insanlar tarafından 
							yapıldığı ve kusursuz olmayacağıdır. Kurallarla 
							istenirse demokratik, istenirse totaliter rejimler 
							yaratılabilir, hayatımızın sınırları daraltılabilir, 
							genişletilebilir! Murtaza kuralların hayatımıza 
							yansımalarıyla hiç ilgilenmez. Murtaza güce önem 
							verir, güçlünün sözünün geçtiğini düşünür. O 
							kendinden güçlü olanların emirlerini aynen 
							uyguladığı gibi kendine tabi olanların da onun 
							kurallarını uygulamasını ister. Bu bakımdan 
							Austin#8217;in hukukun kaynağı olarak gücü gösteren 
							teorisine uygun düşen bir birey olduğunu 
							söyleyebiliriz.  
   |