Ana Sayfa

Türk Dili Dergisi - Ahmet Miskioğlu  - Haziran 1990

 

ORHAN KEMAL ÜSTÜNE


 
 

Türkiye Yazarlar Sendikası, Ustalarımızla Birlikte izlenceleri düzenleyerek, bu yıl, önemli bir işlevini yerine getirdi. Dönemin dokuzuncu ve sonuncu izlencesi Orhan Kemal'e ayrıldı. Aynı izlence içinde, artık gelenekleşmiş bulunan Orhan Kemal ödül töreni de yapıldı, «Bir Yaz Mevsimi Romansı»[i]  adlı yapıtıyla ödülü Demir Özlü aldı.

Şiirimizde ezberlenmiş biçim, içerik ve biçeml aşarak bize değişik olanaklar getiren Orhan-Veli'ler ne ise küçük öykü alanında da Sait Faik'le Oktay Akbal ve Sabahattin Ali'yle Orhan Kemal odur diyebilirim. Her biri birbirinden çok ayrımlı yeni olanaklar ekledi yazınımıza. Bu bakımdan Ustalarımızla Birlikte izlencelerinden sonuncusunun Orhan Kemal'e ayrılması çok yararlı oldu.

Orhan Kemal, hiç kimsenin ele almadığı çevreleri gözlerimizin önüne seren bir yaratım eridir. Toplumsal yaşamımızın eri yoksul kesimini en somut çizgide yakalamasını bilmiştir. Öykülerinde ele aldığı çevreler çöplük, çöpçüler çevresi, ahır, işçi mahallesi, tarla, hapishane gibi yerlerdir. «Ekmek Kavgası»[ii] adlı yapıtından şu parçaya bakalım. «Bazan bir kemik parçası yüzünden insanlarla köpekler arasında da kavgalar oluyordu. Dumanı tüten yağlı bir kemik parçasını teneke kutusuna sokmaya uğraşan bir kocakarının yanına sinirli bir erkek köpek usulcacık sokuluyor, usta bir pençe vuruşuyla kemiği düşürüyor, kocakarı dönene kadar, ağzında kemik parçasıyla fırlıyor, kocakarıysa, dişsiz ağzıyla karanlık karanlık uluyordu:

—  Allah kahretsin e mi! İki gözün kör olsun e mi!

Yahut-bir parça ekmek içine doğru bir kocakarı, değneğine dayana dayana giderken, aynı ekmek içi yalınayak bir oğlan tarafından da görülmüş oluyordu. Oğlan kocakarının değneğini çevirince, kadın -yuvalanıyor, beriki koşup ekmeği kapıyordu.
Kocakarı gene uluyordu:

—  Sürüm sürüm sürün e mi! Allah bilânı versin e mii!»

Orhan Kemal'in ele aldığı çevrelerin insanları, bütün yükünü taşıdıkları üretimin ve bolluğun ortasında bulundukları halde açlık, hastalık, bakımsızlık ve pislik içinde yüzmektedirfer. Yaşamlarını tek bir uğraş doldurmuştur. Ekmek Kavgası... Yapıtlarının tümüne egemen olan bu izlek, «Ekmek Kavgası» adlı küçük öyküde somut bir simge olarak okura gösterilir. Yapıtlarının kişileri ekmek kavgasından başka bir şey düşünecek durumda değildir. Bu, onlara çok şeyi unutturmuştur. Bu yoksul yaşamdan, ölürcesine çalışmalarına karşın karınlarını doyuracak ölçüde olsun bir karşılık alamazlar. Ama, durumlarını kurtarmak için küçük bir çaba bile göstermezler. Bir kurtuluş çabası bile düşünmezler. Sömürülmeye, açlığa boyun eğerler. Ama, İçlerinde kin, nefret, yağılık duyguları, bir fitil yakmakla şiddetle patlayıp her yanı yakabilecek barut yığını gibi dopdoludur. Yalnız bu fitili kim yakacak, ateşi kim verecek? Kendi dertleriyle, çileleriyle başbaşa olan küçük adamların böyle bir girişim uslarından bile geçmez. Ancak arasıra aralarında bir kişinin dolaştığı görülür. Yığınla betiği olan, güçlü sınıf bilinci bulunan gizemli bir kişi. Bu, kimi zaman bir işçi ustası giyimindedir. Kimi zaman da bir yazardır. Yöresindeki insanlarca çok sayılır ve sevilir. Doğacak yeni günlere umut bağlamıştır. Bir sevgi ve umut muştucusu gibi dolaşır onların arasında. Gelecekle ilgili hiçbir düşüncesini açıkça söylemez. O nedeni bilinmeyen sessizce uzaklaşmalar, sonra gizemli bir biçimde yeniden ortaya çıkışlar nedir anlaşılmaz.

Kimi zaman sessiz küçük adamların sömürünün doğurduğu kinlerini kir uğruları davranışlı bir iki kişide toplanmış görürüz. Küçük adamların yaşamında hiçbir değişiklik yapmadan öcalmalarını tek başlarına giriştikleri baltalamalarla yürütürler. Bütün davranışları ölçülü olan ve bir izlenceye göre deviniyor sanısını veren gizemli adamla gelecek günleri düşünmek usuna bile gelmeyen baltalamacı arasındaki yakınlık, her ikisinin de haksızlıklarla savaşma bilincinin bulunmasıdır.

Orhan Kemal'in yapıtında savaşım, sosyal savaşım temeldir. Yaratım erlerinin “Halkın sosyal mücadelerini destekler karakterde olmaları lâzım” geldiğini söyler. Öbür öncü ustalardan çok ayrımlı bir yapıtı olan Orhan Kemal’e göre yaratım, toplum gelişmesine katkıda buiunmak içindir.

Orhan Kemal'in ele aldığı kişilerin çevreleri çöplük, ahır, işçi mahallesi, tarla, fabrika, hapishane bir sınıfın aç olan, açlık içinde bulunan bir sınıfın çile çektiği çevrelerdir. Açlığın kişiyi ne hale getirdiğini bu çevrelerde bütün açıklığıyla gösterir.

Orhan Kemal, bir açlık yazarıdır. Orhan Kemal her yaratım erinin toplumla ilgili bir ödevi bulunduğunu benimseyen bir insanlık yazarıdır.


 

[i] Bir Yaz Mevsimi Romansı, Demir özlü, Ada Yayınları

[ii] Ekmek Kavgası, Orhan Kemal, Varlık Yayınları

 


info@orhankemal.org