| 
               
			
				
					
					
						
							
							
								
									
										
										
										
											
												
													
													
														
															
															  | 
														 
														
															
															
																
																	
																	 
																	Ünlü bir 
																	yazar, acaba 
																	salt 
																	yazdıkları 
																	ile mi 
																	değerlidir, 
																	yoksa 
																	yaşamış 
																	olduklarıyla 
																	birlikte 
																	daha mı 
																	değerlidir? 
																	Orhan 
																	Kemal’in 
																	"Eskici 
																	Dükkanı"nı 
																	Manisa’dan 
																	gelmiş 
																	liseli 
																	gençler 
																	arasında 
																	Antalya DT. 
																	sanatçılarından 
																	İzmir Konak 
																	Sahnesi’nde 
																	izlerken 
																	aklıma bu 
																	soru 
																	takılmıştı.
																	 
																	 
																	Kimi 
																	öğretmenler 
																	zaman zaman 
																	öğrencilerini 
																	Devlet 
																	Tiyatrosu 
																	temsillerini 
																	izlemeye 
																	götürür. 
																	Çoğu gencin 
																	bu yolla 
																	tiyatroya 
																	gitme 
																	alışkanlığını 
																	edindiği, 
																	kağıt 
																	üzerindeki 
																	satırların 
																	canlandırışını 
																	görmekle de 
																	eğitime bir 
																	derinlik 
																	getirildiği 
																	bir 
																	gerçektir. 
																	Acaba bir 
																	adım daha 
																	ötesi 
																	yapılıyor 
																	mu?  
																	 
																	Bir 
																	yapıtının 
																	tiyatroda 
																	izlenmesi, 
																	yazarının 
																	geçmişini de 
																	açıklamak 
																	için bir 
																	fırsat 
																	olmalı, o 
																	yazarın 
																	yaşam öyküsü 
																	öğrenciye 
																	bir 
																	bilinçlenme 
																	getirecek 
																	özellikler 
																	taşıyorsa. 
																	Orhan Kemal, 
																	salt 
																	yazdıklarıyla 
																	değil, 
																	yaşamış 
																	olduklarıyla 
																	birlikte 
																	daha değerli 
																	olan 
																	yazarlarımız 
																	arasında 
																	önemli bir 
																	örnek 
																	oluşturur. 
																	Acaba 
																	edebiyat 
																	öğretmenlerimiz 
																	Orhan 
																	Kemal’den 
																	yola 
																	çıkarak, 
																	üstünlük 
																	kurma adına 
																	çekişen 
																	güçlü 
																	devletlerin 
																	yarattığı 
																	kargaşada 
																	ülkemizde 
																	bir vakitler 
																	düşüncenin 
																	kısıtlanmış 
																	sınırlar 
																	içine 
																	kapatılmış 
																	olduğunu, 
																	bir 
																	kalkışmayı 
																	kışkırtmadıkça, 
																	düşüncenin 
																	hele sanat 
																	alanında 
																	özgür 
																	olmasının 
																	önemini 
																	anlatabiliyorlar 
																	mı? 
																	 
																	YAŞAM ÖYKÜSÜ 
																	 
																	Orhan 
																	Kemal’in 
																	yaşam 
																	öyküsü, 
																	çelişkili 
																	gibi görünse 
																	de, yazar 
																	olmayı 
																	düşleyen 
																	gençleri 
																	alabildiğine 
																	yüreklendiricidir. 
																	1914 doğumlu 
																	Orhan 
																	Kemal’in, 
																	1920’de 
																	Adalet 
																	Bakanı olan 
																	babasının 
																	1931’de 
																	Suriye’ye 
																	kaçışıyla 
																	başlayan 
																	çalkantılı 
																	yaşamı 
																	Türkiye’ye 
																	dönüşlerinde 
																	soruşturmalar, 
																	tutuklamalar 
																	arasında 
																	geçmiş; 
																	işçilik, 
																	katiplik 
																	gibi işler 
																	yaparken 
																	yokluk ve 
																	yoksulluk 
																	içinde 
																	yazdıklarıyla 
																	yaratıcı bir 
																	kişiliğin 
																	her türlü 
																	engelin 
																	üstünde var 
																	olabileceğini 
																	ortaya 
																	koymuştu. 
																	 
																	Bir vakitler 
																	onu tutuklu 
																	yaşatan 
																	anlayış, 
																	"Eskici 
																	Dükkanı"nın 
																	sonunda, 
																	dükkanını 
																	yüksek bir 
																	bedel öneren 
																	"yabancı"ya 
																	değil de, 
																	komşusuna 
																	satan Topal 
																	Eskici’ye 
																	Orhan 
																	Kemal’in 
																	söylettiği 
																	sözler 
																	karşısında 
																	ne kadar 
																	anlamsızlaşıyor: 
																	 
																	"Bunlarda 
																	para çok. 
																	Bugün benim 
																	dükkánımı, 
																	yarın sizin 
																	evlerinizi, 
																	öbürgün 
																	başkalarının 
																	tarlalarını, 
																	bağ, 
																	bahçelerini, 
																	derken 
																	ırzımızı, 
																	namusumuzu, 
																	ardından 
																	vatanımızı. 
																	Bana bakın 
																	bana! Bu 
																	vatanın 
																	kurtuluşuna 
																	bacak verdim 
																	ben, bacak! 
																	Üzerinize 
																	ölü toprağı 
																	mı saçıldı? 
																	Uyanın."  
  | 
																 
															 
															   | 
														 
														
															| 
															 
																 
																 
																  
															 | 
														 
													 
													   | 
												 
											 
										 
										 | 
									 
								 
								   
							 | 
						 
					 
					 | 
				 
			 
			 | 
             |