| 
																		
																		 | 
																	 
																	
																		
																		 
																		 
																		Türkiye’nin 
																		çok 
																		partili 
																		sisteme 
																		geçişi 
																		zor, bir 
																		o kadar 
																		da 
																		sancılı 
																		oldu. 
																		İlk 
																		deneme 
																		sonrası 
																		birçok 
																		siyasi 
																		parti 
																		kapatıldı. 
																		Kapatılan 
																		partilerin 
																		yöneticileri 
																		muhalefet 
																		yapmamaları 
																		konusunda 
																		uyarıldı. 
																		Bu 
																		uyarıya 
																		uymayanlarda 
																		İstiklal 
																		Mahkemelerinde 
																		yargılanarak 
																		ceza 
																		aldı, 
																		birçok 
																		yönetici 
																		ise 
																		yurtdışına 
																		çıkmak 
																		zorunda 
																		kaldı. 
																		Ahali 
																		Cumhuriyet 
																		Fırkası 
																		kurucuları 
																		arasında 
																		bulunan 
																		Kastamonu 
																		Milletvekili 
																		Abdülkadir 
																		Kemali 
																		Öğütçü 
																		de 
																		İstiklal 
																		Mahkemelerinde 
																		yargılanmamak 
																		için 
																		Suriye’ye 
																		yerleşmek 
																		zorunda 
																		kalan 
																		bir 
																		politikacıydı. 
																		Partisi 
																		kapatıldıktan 
																		sonra 
																		kendisinden 
																		muhalefet 
																		yapmaması 
																		istenmiş 
																		fakat 
																		Öğütçü 
																		bunu 
																		reddederek, 
																		Anadolu’daki 
																		çalışmalarına 
																		devam 
																		etmişti. 
																		 
																		İstiklal 
																		Mahkemelerinde 
																		yargılanmamak 
																		için, 
																		önce 
																		Suriye’ye, 
																		oradan 
																		da 
																		Beyrut’a 
																		yerleşen, 
																		Öğütçü 
																		Türk 
																		romanının 
																		en 
																		önemli 
																		temsilcisi 
																		Orhan 
																		Kemal 
																		(Mehmet 
																		Raşit 
																		Öğütçü)’in 
																		de 
																		babasıdır. 
																		Toplumsal 
																		gerçekçi 
																		romanımızın 
																		usta 
																		kalemlerden 
																		biri 
																		olan 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		babasının 
																		yurtdışına 
																		çıkmak 
																		zorunda 
																		kalmasından 
																		dolayı 
																		zor bir 
																		çocukluk 
																		dönemi 
																		geçirmiştir. 
																		Eğitimini 
																		yarıda 
																		bırakarak 
																		çalışmak 
																		zorunda 
																		kalan 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		bulaşıkçılık, 
																		fabrika 
																		işçiliği, 
																		farklı 
																		iş 
																		kollarında 
																		çalışmış, 
																		sürgün 
																		hayatı 
																		Öğütçü 
																		ailesini 
																		yoksullaştırmıştı. 
																		 
																		Hayatı 
																		boyunca 
																		hep ağır 
																		ve 
																		edebiyattan 
																		uzak 
																		işlerde 
																		çalışmak 
																		zorunda 
																		kaldı 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		evlendikten 
																		sonra 
																		evini 
																		geçindirmek 
																		için 
																		hamallık 
																		bile 
																		yaptı. 
																		1937 
																		yılında 
																		cezaevine 
																		girerek 
																		Nazım 
																		Hikmet’le 
																		tanışması 
																		onun 
																		için 
																		büyük 
																		bir 
																		değişime 
																		sebep 
																		oldu. 
																		Cezaevinde 
																		kalemini 
																		daha da 
																		ustalaştırdı. 
																		 
																		Adana’dan 
																		İstanbul’a 
																		göç 
																		ederken, 
																		babasından 
																		kalan 
																		tarlaları 
																		birlikte 
																		çalıştığı 
																		köylülere 
																		bıraktı. 
																		İstanbul’da 
																		artık 
																		sadece 
																		yazarlık 
																		yapmak 
																		istiyordu 
																		ama 
																		burada 
																		da geçim 
																		sıkıntısı 
																		yakasını 
																		bırakmadı. 
																		Hayatı 
																		boyunca 
																		romanlarındaki 
																		karakterleri 
																		gibi 
																		yaşadı 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		ortalamanın 
																		altında 
																		bir 
																		hayat 
																		sürdü. 
																		Romanlarında 
																		öykülerinde 
																		anlattığı 
																		yoksul 
																		işçiler 
																		gibi o 
																		da 
																		hayatı 
																		boyunca 
																		edebiyat 
																		işçiliği 
																		yaptı. 
																		Onun 
																		eserleri 
																		adeta 
																		Türkiye’nin 
																		sosyal 
																		değişiminin 
																		bir 
																		panoramasıydı. 
																		 
																		Milletvekili 
																		bir 
																		babanın 
																		oğlu 
																		olmanın 
																		tadına 
																		hiç 
																		varamadı. 
																		Siyasal 
																		elit, o 
																		kadar 
																		tahammülsüzdü 
																		ki, 
																		Adliye 
																		bakanlığı 
																		yapmış 
																		Öğütçünün 
																		muhalefetini 
																		bile 
																		içine 
																		sindiremedi. 
																		Orhan 
																		Kemal’in 
																		küçük 
																		yaşlardan 
																		itibaren 
																		yaşadığı 
																		çetrefilli 
																		hayatın 
																		ve 
																		çektiği 
																		sıkıntıların 
																		nedeni, 
																		tıpkı 
																		bugünkü 
																		gibi 
																		farklı 
																		seslere 
																		kulak 
																		tıkayan 
																		ve her 
																		şeyi 
																		kendinden 
																		menkul 
																		gören 
																		bir 
																		zihniyetti. 
																		Öğütçü 
																		ailesini 
																		yok eden 
																		zihniyet, 
																		bize bir 
																		Orhan 
																		Kemal 
																		armağan 
																		etmişti. 
																		Orhan 
																		Kemal 
																		acaba 
																		ailesini 
																		sürgüne 
																		gönderen 
																		ve 
																		hayatını 
																		emeğiyle 
																		kazanmasına 
																		neden 
																		olan, bu 
																		zihniyeti 
																		hiç 
																		sorgulamış 
																		mıydı.
																		 
																		 
																		Onun 
																		cezaevlerine 
																		girip 
																		çıkması, 
																		sisteme 
																		karşı 
																		duyduğu 
																		öfkenin 
																		bir 
																		neticesi 
																		miydi 
																		tartışılır 
																		ama 
																		muhalif 
																		bir 
																		babanın 
																		oğlu 
																		olan 
																		Orhan 
																		Kemal 
																		hayatı 
																		boyunca 
																		muhalif 
																		yaşadı. 
																		O, 
																		babasının 
																		yanında 
																		durmadı 
																		fakat 
																		karşısında 
																		da 
																		olmadı. 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		babasını 
																		sürgüne 
																		gönderen 
																		zihniyetle, 
																		insanları 
																		yoksullaştıran 
																		zihniyetin 
																		aynı 
																		şeyler 
																		olduğunu 
																		biliyordu, 
																		bunun 
																		farkındaydı. 
																		Ve hep 
																		bunun 
																		için 
																		yazdı. 
																		Murtaza 
																		romanında 
																		sistemin 
																		yetiştirdiği 
																		insan 
																		tipini 
																		eleştirdi.
																		 
																		 
																		Cemile 
																		adlı 
																		eserinde, 
																		iplik 
																		fabrikasında 
																		çalışırken 
																		tanıştığı 
																		eşinden 
																		yola 
																		çıkarak 
																		çalışan 
																		kadınların 
																		dünyasına 
																		eğildi. 
																		“Baba 
																		Evi” 
																		“Avare 
																		Yıllar” 
																		“Dünya 
																		Evi” 
																		adlı 
																		eserlerinde 
																		de kendi 
																		hayatından 
																		derlediklerini 
																		okuyucusuyla 
																		paylaştı. 
																		1954 
																		yılında 
																		yazdığı 
																		“Bereketli 
																		Topraklar 
																		Üzerine” 
																		adlı 
																		eserinde 
																		ise 
																		köylülerin 
																		dramını 
																		anlattı. 
																		Köylüler 
																		üzerinden 
																		sömürüyü 
																		ve 
																		insani 
																		değerlerin 
																		nasıl 
																		yok 
																		edildiğine 
																		vurgu 
																		yapan 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		eserlerinde 
																		Cumhuriyetle 
																		birlikte 
																		toplumun 
																		yaşadığı 
																		değişime 
																		göz 
																		attı. 
																		 
																		“Hanımın 
																		Çiftliği” 
																		“Eskici 
																		ve 
																		Oğulları” 
																		“Kanlı 
																		topraklarda” 
																		Çukurova 
																		yöresinde 
																		yaşanan 
																		değişime 
																		projeksiyon 
																		tutarken, 
																		“Devlet 
																		Kuşu” ve 
																		“Gurbet 
																		Kuşları”nda 
																		da 
																		İstanbul’daki 
																		değişime 
																		ışık 
																		tuttu. 
																		 
																		Çoğu 
																		romanındaki 
																		değerlendirmeleri 
																		yerinde 
																		olmakla 
																		birlikte, 
																		Anadolu 
																		halkına 
																		bu 
																		kimliksizliği 
																		dayatan 
																		zihniyetin, 
																		ilericilik 
																		adı 
																		altında 
																		bir 
																		milleti 
																		nasıl 
																		iğdiş 
																		ettiğini, 
																		görmek 
																		istememesi 
																		ise 
																		konjoktürel 
																		bir 
																		durumdu. 
																		Düzenin 
																		bozukluğunu 
																		anlatırken 
																		de 
																		sonuna 
																		kadar 
																		haklıydı. 
																		 
																		27 roman 
																		18 
																		hikaye 
																		ve 1 
																		deneme 
																		kitabıyla 
																		edebiyatımızın 
																		müstesna 
																		kalemlerinden 
																		biri 
																		olan 
																		Orhan 
																		Kemal’in 
																		erken 
																		öldüğü 
																		kanısındayım. 
																		Eğer 
																		yaşasaydı 
																		bir 
																		sosyolog 
																		edasıyla 
																		bizlere 
																		anlatacak 
																		çok şeyi 
																		vardı. 
																		Ne 
																		olursa 
																		olsun 
																		insandan 
																		yana 
																		emekten 
																		ve 
																		ezilenden 
																		yana 
																		oldu 
																		Orhan 
																		Kemal, 
																		onların 
																		sesi, 
																		soluğu 
																		olmaya 
																		çalıştı. 
																		 
																		Tarlada 
																		çalışan 
																		köylü, 
																		fabrikadaki 
																		işçi, 
																		gecekondudaki 
																		kadının, 
																		ve yok 
																		olan 
																		insani 
																		değerlerin 
																		altını 
																		çizdi. 
																		Orhan 
																		Kemal 
																		okumak 
																		için çok 
																		sebebimiz 
																		var. 
																		Söyledikleri 
																		ve 
																		yazdıkları 
																		hala 
																		sıcaklığını 
																		koruyor. 
																		Unutmadan 
																		bir de 
																		müzesi 
																		de var 
																		Orhan 
																		Kemal’in, 
																		eğer 
																		edebiyatla 
																		ilginiz 
																		varsa, 
																		hem 
																		Orhan 
																		Kemal’in 
																		kitaplarına 
																		hem de 
																		müzesine 
																		bir göz 
																		atmanızı 
																		tavsiye 
																		ederim.
																		 
																		 
  | 
																	 
																	
																		| 
																		
																		 | 
																	 
																 
																   | 
															 
														 
														 | 
													 
												 
												
												   | 
											 
										 
										 | 
									 
								 
								 | 
							 
						  | 
					 
				 
				 | 
			 
		 
		
		
		 |