Ana Sayfa

Evrensel Kitap Eki - Güngör Gençay - 6 Temmuz 2007

 

Orhan Kemal ve Tersine Dünya

 

   

“Tersine Dünya” 1968 yılında “Pardon” adlı mizah dergisinde tefrika edilmiş, kitap olarak basımları ise, yazarın ölümünden sonra; 1986 yılında Yön Yayıncılık, 2000 yılında Tekin Yayınevi, 2007 yılında Everest Yayınları tarafından yapılmıştır.

Eser, Mustafa Gültekin tarafından tiyatroya uyarlanmış, Turgay Kantürk’ün yönetimlinde Bakırköy Yunus Emre Sahnesi’nde 1994’te gösterime girmiştir. Oyun, gazete haberlerinde özet olarak; ”kenar mahallelerde görülen toplumsal hareketlilik, mizahi bir dille anlatılmaktadır… Yabancılaştırma efektinin dışında erkek egemen bir toplumda kadına yüklenen trajik durum tersine çevrildiğinde ibretlik bir komediye dönüşüyor,” biçiminde yer almıştır.

Gerçi, erkek rolü üstlenen kadınlara Osmanlı İmparatorluğu ve Kurtuluş Savaşı yıllarında da rastlanmıştır. İmparatorluk döneminde yaşayan beş kişinin yaşam öyküsünü içeren “Erkek Kızlar” adlı kitap, 1962 yılında Reşat Ekrem Koçu tarafından yayınlanmıştır. Ancak, buradaki her durum beş kişinin ayrı ayrı eylemleriyle sınırlıdır. Oysaki “Tersine Dünya”da erkek egemenliğinin, kadın egemenliğiyle yer değiştirmesi söz konusudur.

 

Değiştirmeler

Romanda feodal zihniyetin özelliklerini taşıyan kapitalist düzen içinde fakat yalnızca cinsler arasında bir değiştirme yapılıyor.  Örneğin:

* Hiç kimse el kapılarında çalışan babalara namuslu gözüyle bakmazdı. Böyle erkekler ”o biçim”di.

* Bir kadın erkeğinin küçük tanrısıydı.

* Ağızları var, dilleri yok kocalar.

* Genelevler aklından bıçak yarası gibi geçti. Koca bıyıklı, bıyıkları badem, ince yığınla zavallı erkek oralara hep böyle istemeyerek düşmüşlerdi… Her yanları azgın kadınların çimdik ya da diş yaraları içinde, bir lokma ekmek için kahırların en dayanılmazına rıza gösterirlerdi.

* Erkek başımla ben ne yaparım şimdi oralarda?

Gibi daha birçok örnek, kadının toplum içindeki zavallılık konumunu biçimsel olarak erkeklere giydiriyor. Bu değiştirmelerle yazar bir anlamda da erkekleri, ezdikleri kadınlar karşısında hesap vermeye zorluyor.

 

Özet

Aşırı içki içip, mahalleye nara atarak giren Bitirim Leyla, Bekçi Fethiye’nin uyarısına aldırış etmez. Onunla ağız dalaşına girerek küfür eder. Fethiye’nin çaldığı düdük sesine koşup gelen diğer bekçiler karakola götürmek isterler. Bu sırada semt karakolunun komiseri Sarışın Ayten Hanım gelerek Bitirim Leyla’yı sorguya çekmeye başlar. Bu arada Leyla’nın koca bıyıklı kocası, üç çocuğuyla gelip, ağlayarak komiserin ayağına kapanır ve karısını bağışlamasını ister. Komiser de; “çocuklarının ve senin hatırına bu seferlik bağışlıyorum” diyerek Leyla’yı kocasıyla evine gönderir.

Bitirim Leyla, zamparadır üç kağıtçıdır, belalıdır, döver, söver ama ev işlerinden başka bir şeyle ilgilenmeyen namuslu bir kocası ve onun gibi bir de oğlu vardır. Bir gün önce parasının tümünü Zilli Nigar’la Mahmure’ye kaptıran Leyla; deniz kıyısına inip polise çaktırmadan üç kağıt açar. Oyuna gelen Sarı Leman ve Hatçe tüm parasını kaybetse de, Leman’ın yakın arkadaşı Kevser parayı geri vermeye ikna eder. Ancak, Leman’ın nikahlı kocasını elinden almak isteyen müteahhit Ayşe arasında çıkan silahlı çatışma nedeniyle parayı Leman’a veremez. Kimseye görünmeden olay yerinden kaçıp bir meyhaneye girer. İyice içip, mahallede yine çıngar çıkarınca karakola götürülür. Bu kez de gözü yaşlı koca çocuklarını alıp komiserin karşısına çıkarsa da komiser. “Karın, suya batmazın biri. Irza, namusa dolanmak onda, barbutla kumar onda, üç kağıt atmak onda, manita, söğüş, tav, dızdızcılık hep onda. Tutulacak iyi bir yanı yok. Mesele kanuna intikal etmiştir. Bence yapılacak hiçbir şey yok,” diyerek dışarı çıkartır. Bitirim Leyla’yı da nezarete atar. Onun için önemli olan nikahlı ve ordunun içine salsa namusundan emin olduğu kocasıydı. Ama: “Ellerinde yok, avuçlarında yoktu. Irz ehli genç adam çalışmak zorunda kalacaktı. Ev işlerine kim bakacak, çocuklarla kim uğraşacaktı? Asıl kötüsü genç kocanın iş yerlerindeki kurt patron karılara usta yardımcısı gözünü budaktan sakınmayan fabrika kapılarında rakı şarap kokulu ağızları, akları kızarmış gözleriyle işbaşı ve paydoslarda işe girip çıkan masum erkeklere canavar gibi bakan işsiz güçsüz karılardı.”

Daha sonra tevkif edilen Leyla’yı, kocası ziyarete gelir. Ne ki, palabıyıklı, koca ayakları ve elleri olan Leyla’nın kocası Mustafa’ya cezaevi başgardiyanı aşık olur. Ondan ev adresini alır ve bir süre sonra evine gider. Mustafa evde olmadığı için, başgardiyan onun oğluyla sevişir.

Mustafa’yı, komşusu palabıyık hovarda Hasan’ın kocası Muhasebeci Hayriye çalıştığı fabrikaya götürüp işe sokacak ve onunla ilişki kuracaktı. Ancak fabrikanın yetmişlik patronu daha çabuk davranıp, onu köşküne alır.

Başgardiyanla sevişen Bitirim Leyla’nın oğlu, zengin olup sevgilisi Filizle evlenmek  için bir plan yapar. Kendisi, babasının yerine geçip, patronun nikahı altına girecek, hızlı yaşamaya dayanamayacak olan yaşlı patron hayattan göçecek ve paralı oğul ve ailesi servete konacaklardır.  

Bu arada cezaevinden salıverilen Bitirim Leyla, evde kocasını bulamayınca genelevlerde arar. Orada bir gece birlikte olduğu Apo’ya aşık olur. Apo’yla nikah yapabilmek için eski kocasını boşaması gerektiğinden Mustafa’yı aramaya devam eder. Muhasebeci Hayriye’nin yanına giden Bitirim Leyla, burada patronla tanışır. İkisi de kendi kocasının güzelliği konusunda inatlaşır ve İnci Pavyon’da buluşurlar. Herkesin yeni durumu kabul etmesiyle roman son bulur.

 

Eleştiri

Roman konusunda, eleştiriyi de içeren tek inceleme “Orhan Kemal’in Romanları Üzerine Bir İnceleme” adlı kitabın yazarı Mehmet Narlı tarafından yapılmıştır. Yedi bölümden oluşan romanın dokuz bölüm olması gerektiğini belirten Mehmet Narlı ayrıca:”Tersine Dünya mizahi roman serisinin en farklı olanıdır. Sosyal hayat içerisinde kadının ve erkeğin görev ve davranış biçimlerini tersine çeviren yazar, yaşanan hayatı tamamıyla kadınlara yönettirir. Erkekler evde, kadınlar dışarıdadır. Böyle de olsa roman yine yoksul ve küçük adamların özlemlerini, sınıf atlama isteklerini zaaflarını yansıtır. Hatta alışılmış sosyal, ekonomik ve kültürel ilişkileri belirleyenler kadınlar olmasa, roman mizahi şansını kaybeder,” demekte ve eklemektedir: “Tersine Dünya’da kadın ve erkeğin sosyal hayatta yer değiştirmiş olarak görünmeleri, mizahi yapıyı oluşturur… Mizah konusunu kapatmadan önce Murtaza, Müfettişler Müfettişi ve Üç kağıtçı’daki mizahın insani ve sosyal; Tersine Dünya’daki mizahın hayali ve amaçsız olduğunu belirtelim… Fakat bu romanda erkekler ve kadınlar arasındaki bu realite dışı ilişkiler ağı olmasaydı, mizah da olmazdı. Dolayısıyla mizahın asıl kaynağı alışılmamış olan ve alışılması mümkün görülmeyenin tasarlanmasıdır. Bu yönüyle Tersine Dünya’daki mizah, diğer romanlarından farklıdır. Bu romanlarda da sosyal aksaklıkların yerilmesi, sosyal baskıların açtığı arızaların açığa çıkması, az da olsa söz konusudur. Ancak tersine Dünya, diğer romanlar gibi gerçeğimsi değil, tamamen kurgusaldır” demektedir.

 

Değerlendirme

Her şeyden önce, mizah bir yazın türü değildir. Şiir, öykü, roman vb. yazın türlerinde yer alan öğelerdir. Ancak Mehmet Narlı’nın ifadesinden, kurgusal olan konularda mizah öğelerinin nitel kayba uğrayacağı gibi bir anlam çıkmaktadır ki, bu kabul edilemez bir savdır. 

Tersine Dünya, öncelikle varolan sistemde erkek egemenliğinin yerine kadın egemenliğinin konması durumunda da belirleyici olanın yatak maceraları olduğunu  belirlemektedir.

Tersine Dünya, gerçekte tersine bir düzen demektir. İşleyen düzenin yerine başka bir düzenin kuruluşu demektir. Ancak burada Orhan Kemal’in bu değişimi hayatın tüm alanlarına yerleştirmek istemesi gözden kaçmamalıdır. Çünkü ideolojisinin kadınlar üzerinden yükselişi, diğer alanlardaki değişimlerin önünü kesmez. Çünkü tüm romanlarını sınıfsal bir temel üzerinde yükselten yazarın, bu romanına salt cinsiyetlerin yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkan bir fantezi olaylar bütünü olarak bakmak, sığlığın çıkmazına saplanmak olur.

 

 

 


info@orhankemal.org

1