| 
      
		
						         
						 
		
						ÖNEMLİ NOT
		
		
			
				
				
				
					
						
						
							
								
								
									
										
										
											
												
												
													
														
														
															
																
																
																	
																		| 
																		
																		 | 
																	 
																	
																		
																		  
																		
																		Orhan 
																		Kemal’in 
																		2000 
																		yılında 
																		müzesini 
																		açarken 
																		ilerleyen 
																		günler 
																		ve 
																		aylarda 
																		onunla 
																		ilgili 
																		kitap 
																		hazırlayacağım 
																		aklıma 
																		bile 
																		gelmezdi. 
																		Onun 
																		yazdığı 
																		onlarca 
																		eser 
																		varken, 
																		benim 
																		derleyerek 
																		oluşturacağım 
																		kitaplar 
																		önemsiz 
																		olacak 
																		diye 
																		düşünürdüm.Çünkü 
																		bu 
																		çalışmaların 
																		pek 
																		çoğunun 
																		edebiyat 
																		araştırmacıları,akademisyenler 
																		ve bu 
																		işin 
																		uzmanları 
																		tarafından 
																		yapılması 
																		gerektiğine 
																		inananlardandım.Fakat 
																		yıllar 
																		geçmiş 
																		master , 
																		doktora 
																		çalışmalarının 
																		dışında 
																		fazla 
																		bir 
																		çalışma 
																		da 
																		yapılmamıştı.Yani 
																		iş başa 
																		düşmüştü… 
																		 
																		Öncelikle 
																		merak 
																		ettiğim 
																		babamın 
																		şiirleriydi. 
																		Nâzım 
																		Hikmet’le 
																		tanışmadan 
																		önce ve 
																		Bursa 
																		Cezaevi’nde, 
																		onunla 
																		52.Koğuş’ta 
																		kalırken 
																		yazmış 
																		olduğu 
																		şiirlerinin 
																		peşine 
																		düşmekle 
																		işe 
																		başlamam 
																		gerekiyordu. 
																		Elimde 
																		mevcut 
																		on beş 
																		şiiri 
																		vardı.Kaynaklar 
																		bunun 
																		çok daha 
																		fazla 
																		olduğunu 
																		bana 
																		hissettiriyordu.Bir 
																		yıl 
																		süren 
																		bir 
																		çalışmayla 
																		şiirlerinin 
																		yüze 
																		yakınını 
																		derledim. 
																		 
																		Araştırma 
																		yaptıkça 
																		şiirlerinde 
																		hikâye 
																		ve 
																		romanlarının 
																		ilk 
																		ışıltılarını, 
																		müjdelerini,yaşadığı 
																		çevreyi,insanlarını 
																		ve 
																		yaşamını 
																		nasıl 
																		yönlendireceğine 
																		dair 
																		ipuclarını 
																		yakaladım.Şiirlerinden 
																		birini 
																		ablam 
																		için 
																		yazmıştı. 
																		Ablama 
																		okuduğum 
																		gün 
																		gözlerinden 
																		yaşların 
																		süzüldüğünü 
																		görüp 
																		duygulanmıştım: 
																		 
																		 
																		Bir 
																		parçacık 
																		et gibi 
																		dünyaya 
																		gelen 
																		kızım, 
																		 
																		Yaşamışsın, 
																		ölmüşsün.. 
																		ne kadar 
																		kayıtsızım.. 
																		 
																		Çünkü 
																		baban 
																		bilir ki 
																		ölmek de 
																		yaşamaktır, 
																		 
																		Bu ilâhi 
																		eserde 
																		kopup, 
																		parçalanmaktır.. 
																		 
																		Ben sana 
																		bu 
																		sahnede 
																		acıklı 
																		bir rol 
																		verdim. 
																		 
																		Ve 
																		“kızım 
																		al çöz…” 
																		diye bir 
																		kördüğüm 
																		gösterdim. 
																		 
																		Nasıl 
																		çözerim 
																		diye 
																		yüzüme 
																		bakma 
																		yavrum, 
																		 
																		Ben de 
																		her 
																		aktör 
																		gibi bu 
																		sırrı 
																		bilmiyorum.. 
																		 
																		Sen 
																		gelmesen 
																		babanın 
																		günahı 
																		daha 
																		azdı, 
																		 
																		Şayet 
																		varsa o 
																		melek 
																		bir 
																		sayfa 
																		daha 
																		yazdı.. 
																		 
																		Çünkü 
																		baban bu 
																		türlü 
																		günahı 
																		çok 
																		severdi. 
																		 
																		Yaradan 
																		seni 
																		bana 
																		zaten o 
																		yüzden 
																		verdi.. 
																		 
																		Onun 
																		için 
																		korkma 
																		kızım 
																		sen 
																		mutlaka 
																		yaşarsın, 
																		 
																		Merak 
																		edip 
																		geldiğin 
																		bu 
																		yolları 
																		aşarsın.. 
																		 
																		Hem bil 
																		ki 
																		yaşayanlar 
																		günahı 
																		sevenlerdir, 
																		 
																		Her gün 
																		biten 
																		yaprağı 
																		çevirebilenlerdir.. 
																		 
																		 
																		Sanatçı 
																		ileri 
																		görüşlülüğünü 
																		ise 1941 
																		yılında 
																		yazmış 
																		olduğu 
																		“2000’e 
																		Dair” 
																		şiirinde 
																		görecektim.Bir 
																		bölümünde 
																		şunları 
																		yazmıştı: 
																		 
																		 
																		Ne 
																		zevkli 
																		şey 
																		olurdu 
																		seyretmek 
																		torunumu, 
																		 
																		Van 
																		üniversitesindeki 
																		kız 
																		arkadaşlarıyla 
																		 
																		Kutbu 
																		şimalide 
																		kızak 
																		kaydığını…
																		 
																		 
																		 
																		Bütün 
																		bunlar 
																		bendeki 
																		araştırma 
																		arzusunu 
																		ateşlemiş,babamın 
																		kıyıda 
																		köşede 
																		duran 
																		tüm 
																		evraklarını 
																		tozlu 
																		raflardan,masa 
																		çekmecelerinden 
																		gün 
																		ışığına 
																		çıkarmaya 
																		karar 
																		vermiştim. 
																		Öyle 
																		büyük 
																		bir 
																		heyecan 
																		ve 
																		sabırsızlıkla 
																		çalışıyordum 
																		ki,sanki 
																		biraz 
																		sonra bu 
																		dokümanlar 
																		yok 
																		olacak,ben 
																		onları 
																		bir daha 
																		göremeyeceğim 
																		beni 
																		terk 
																		edip 
																		gidecekler 
																		sanıyordum.Bu 
																		hızla 
																		çalışırken, 
																		babamın 
																		bir 
																		dosyasına 
																		gözüm 
																		takıldı. 
																		Dosyanın 
																		kapağını 
																		açtığımda 
																		beni 
																		titreten 
																		ve bir 
																		kuş 
																		kanadı 
																		gibi 
																		yüreğimi 
																		çarpan 
																		yazının 
																		ilk iki 
																		kelimesini 
																		gördüm 
																		“ÖNEMLİ 
																		NOT !”. 
																		Ve o gün 
																		kitabın 
																		isminin 
																		ne 
																		olacağı 
																		artık 
																		belliydi. 
																		 
																		O 
																		dosyada 
																		Murtaza 
																		2’nin 
																		müsveddeleri 
																		duruyordu. 
																		Bizim 
																		Murtaza, 
																		yani şu 
																		karşı 
																		köşeden 
																		çıkacak 
																		olan ve 
																		bizlere 
																		“Yukarda 
																		Allah,Ankara’da 
																		hükümet, 
																		burada 
																		da ben…” 
																		diyecek 
																		olan. 
																		 
																		İnsanımızın 
																		gerçeğini 
																		bu denli 
																		yalın ve 
																		çarpıcı 
																		bir 
																		şekilde 
																		bize 
																		gösteren 
																		Murtaza.Yani 
																		bizim 
																		Murtaza… 
																		 
																		Babamdan 
																		duyardım: 
																		“Üzerinde 
																		çalışıyorum 
																		‘Romancının 
																		Romanı’ 
																		olacak. 
																		Dört 
																		ciltlik 
																		bir sel 
																		roman 
																		olacak. 
																		On 
																		yıldır 
																		çalışıyorum.”. 
																		Bu 
																		kitabın 
																		müsveddelerini 
																		gördüğüm 
																		zaman,mutlaka 
																		bunun da 
																		kitapta 
																		yer 
																		alması 
																		gerektiğine 
																		inandım. 
																		Bu kitap 
																		bir 
																		yerde 
																		babamın 
																		yaşamı 
																		içinde 
																		Türkiye’nin 
																		sosyal,tarihsel,ekonomik 
																		bir 
																		panoraması 
																		olacaktı.Yarım 
																		kalmış 
																		bir 
																		eseriydi,ama 
																		tarihi 
																		değeri 
																		çok 
																		yüksekti. 
																		 
																		Sanatçı 
																		üreten, 
																		yeni 
																		fikirler 
																		geliştiren, 
																		kavramlar 
																		oluşturan, 
																		kendini 
																		daima 
																		yenileyen 
																		çağdaş 
																		bir 
																		kişidir. 
																		Orhan 
																		Kemal 
																		düz 
																		yazılarıyla 
																		gazeteler 
																		ve 
																		dergilerde 
																		çeşitli 
																		konulardaki 
																		fikirlerini 
																		açıklamış; 
																		edebiyatçı 
																		dostları 
																		hakkında 
																		yazılar 
																		kaleme 
																		almıştı. 
																		Hem 
																		kendi 
																		eserlerine 
																		ve yazın 
																		hayatına 
																		yapılan 
																		eleştirilere 
																		açıklamalar 
																		dile 
																		getirmiş 
																		hem de 
																		dünya 
																		görüşünün 
																		oluşturduğu 
																		insanlarına 
																		nasıl 
																		baktığını 
																		anlatmıştır. 
																		 
																		“Yaşam 
																		ve Sanat 
																		Serüvenim” 
																		adıyla 
																		kendini 
																		yazdığı 
																		yazının 
																		ardından 
																		elli üç 
																		makalenin 
																		birbirini 
																		takip 
																		ettiği 
																		değişik 
																		konulardaki 
																		değerlendirmeleri 
																		yazar 
																		Orhan 
																		Kemal’in 
																		yanısıra; 
																		gazeteci, 
																		köşe 
																		yazarı 
																		Orhan 
																		Kemal’i 
																		de bize 
																		tanıtmaktaydı. 
																		 
																		“Türk 
																		milletinin 
																		gelişmesini 
																		gerçekten 
																		isteyen 
																		insanlar, 
																		bunlar 
																		idareci, 
																		ilim 
																		adamı, 
																		fikir 
																		adamı, 
																		sanatçı, 
																		iktisatçı 
																		falan 
																		filan 
																		olabilirler. 
																		Yeter ki 
																		hasis 
																		menfaatlerini 
																		büyük 
																		Türk 
																		milletinin 
																		gerçek 
																		menfaatine 
																		değişsin, 
																		değişebilsinler.” 
																		diyerek 
																		evrensel 
																		bir 
																		mesaj 
																		veren 
																		üstadı 
																		Türk 
																		ulusunun 
																		daha da 
																		sahipleneceğini 
																		ve 
																		yaşatacağına 
																		olan 
																		inancım 
																		tamdır. 
																		Bu büyük 
																		halka 
																		inanan 
																		tüm 
																		güzel 
																		insanlara 
																		kitabımı 
																		adıyorum… 
																		 
																		 
																		Işık 
																		Öğütçü 
																		
																		 
																		 
  | 
																	 
																	
																		| 
																		
																		 | 
																	 
																 
																   | 
															 
														 
														 | 
													 
												 
												
												   | 
											 
										 
										 | 
									 
								 
								 | 
							 
						  | 
					 
				 
				 | 
			 
		 
		
		
		 |