| 
        
		 
		20 Şubat 1954 tarihli Yeni İnci Dergisinden  
		 
		
		 ... 
		Cibali'nin karışık ve kış mevsiminde üstelik çamurlu yollarını geçtikten 
		sonra üstadın evini bulabildim...
  
		-Hayatımın eserlerime tesir ettiğine şüphe yok. Zaman zaman düşünürüm: 
		16 yaşımdan itibaren ekmeğimi kazanmak zorunda kalmasaydım ne olurdum?
 
		 
		-Bütün tiplerimin gerçeğe uygun olduğunu temin edebilirim. 
		  
		 
		-Sosyal endişe, sanatçının insan olması haysiyetiyle yurdu ve düşmanı 
		hakkında verdiği kanaatlerin neticesidir. Herşeyden önce bir fikir adamı 
		olması lazım gelen sanatçı, sosyal endişelerini sanat yoluyla belirten 
		insandır. Demek oluyor ki, peşin sosyal endişe. Fakat bu, sanatın ikinci 
		plana itilmesi demek değildir. İkisi birbirinden ayrılmaz bir bütündür.
		
		  
		  
		-Kendi kendimle barışıksam, yani moralim düzgünse, çalışırken yanımda 
		top atsalar vızgelir. Çoğu sefer kahvede, bir masaya oturur, başlarım 
		yazmaya. İnsanlarla beraber, onların gürültülü havası içinde yazmak ne 
		güzeldir! 
		
		  
		-Hikayede şive farklarına yer verilmesi dilde birlik esasına aykırı 
		düşmez kardeşim. Siz, sosyal konularla uğraşan bir yazarsanız ve 
		yazdığınız hikaye yahut romanda bir çeşit röportaj demek olan usulle 
		çalışıyorsanız.. Yani, tiplerinizin ruh tahlillerini siz değil, bizzat 
		kendilerine yaptırmak istiyor, bunun için de muhaverenin diyalektiğine 
		başvuruyorsanız, şive farklarını muhafazaya mecbursunuzdur. 
		
		  
		 
		-Okulda roman, hikaye, umumiyetle edebiyattan nefret ederdim. Varsa 
		futbol, yoksa futbol. Edebiyat sevgisi bende çok sonra, hayata atılıp 
		Hanyayı Konyayı anladıktan sonra başladı.   
		. 
		   |