Işık'ın dedesi, Orhan Kemal'in 
			babası Abdülkadir Bey...
			 | 
		 
		
			
			
				
					
					 
						
						
							
								 
									
										
										
											
											
											Mektuplar... Dergiler.. Broşürler... 
											Kitaplar... Yerel gazeteler... 
											Davetiyeler... Sabah Gazetesi'nden 
											gelen kurye kutusunu didiklerken, 
											kapağında, kucağında aydınlık yüzlü 
											bebeğiyle oturan yakışıklı genç bir 
											Osmanlı zabitinin resmi bulunan bir 
											kitap çıkıyor... Epsilon Yayınevi 
											tarafından basılan kitabın 
											üzerindeki tirşe rengindeki bantta 
											beyaz karakterle yazılmış "Orhan 
											Kemal'in Babası" ibaresini 
											görüyorum. Orhan Kemal'in babası... 
											Daha iri puntolarla bir ikinci cümle 
											daha var: "Abdülkadir Kemali'nin 
											Anıları"... Abdülkadir Bey... 
											Siyahla üçüncü cümle: "Hazırlayan: 
											Işık Öğütçü"... Hangi yaşa gelirse 
											gelsin, Basınköy'deki o güleç çocuk 
											yüzüyle anımsamaya devam edeceğim 
											Işık...  
											 
											* Işık, modern edebiyatımızın üç 
											Kemal'lerinden biri olan babası 
											Orhan Kemal'in "anısını gelecek 
											kuşaklara taşımak" için bundan beş 
											yıl önce bir Orhan Kemal Müzesi 
											kurmuştu. Şimdi de dedesinin 
											anılarıyla karşımıza çıktı... 
											Abdülkadir Bey'i ben birçok nedenden 
											dolayı hep merak ederim.. Birincisi, 
											benim için sadece bir yazar değil 
											aynı zamanda Basınköy'deki komşumuz 
											olan Orhan Kemal'in babası. O kadar 
											da değil. Nuriye Hanım'ın 
											kayınpederi, Yıldız'ın, Nazım'ın, 
											Kemali'nin ve Işık'ın dedeleri... 
											Çocukluğumun ve ilk gençliğimin 
											şekillendiği bir mahalledeki 
											dostlarımızın adını çocukluğumda hep 
											duyduğum yakınları. Merakımın ikinci 
											sebebi, Abdülkadir Bey'in tarihsel 
											kimliği.. Taha Toros'un anlatımıyla, 
											"İlk devre milletvekili, üç günlük 
											bakan, İstiklal Mahkemesi'nin hem 
											reisi hem sanığı, yaman bir hükümet 
											eleştiricisi, güçlü bir gazeteci, 
											1930'larda Ahali Cumhuriyet 
											Partisi'nin kurucu başkanı, din 
											üzerine eserler yazan bir bilgin, 
											bitkilerin şifalılığını inceleyen 
											bir kamus yazarı, ceza hukukunda 
											içtihatlara kaynak görüşleriyle 
											uzman bir hukukçu ve yakın politika 
											tarihimizin renkli siması ve 
											dinlenmesine doyum olmaz bir 
											hatip..." 
											 
											* Bir çırpıda özetlenen bu yaşam 
											içinde Türk Edebiyatı'nın kalıcı 
											eserlerinin nüvesi yatar... 1930'da 
											Ahali Cumhuriyet Partisi'ni kurmak 
											ve Ahali gazetesini yayınlamak, 
											Abdülkadir Bey'in zoraki Suriye 
											günlerinin başlangıcı olur.. Sekiz 
											yılı orada geçecektir... Orhan Kemal 
											yaşamının bu dönemlerini "Baba Evi", 
											"Avare Yıllar" romanlarında, okuyanı 
											da o anıların parçası yapan bir 
											cazibeyle anlatır. Abdülkadir Bey'in 
											Işık tarafından derlenen anılarını 
											görünce içim bir fena oldu.. 
											Yaşamının zorlu dönemlerine şahit 
											olduğum, Sofya'dan cenazesini 
											getiren cenaze arabasını 
											gözyaşlarıyla karşılamaya gittiğim, 
											çocuklarıyla birlikte büyüdüğüm 
											Orhan Kemal ve onun varlığının 
											nedeni babası... Ve onun anılarını 
											gün ışığına çıkaran torunu... 
											 
											* Abdülkadir Bey de zincirin bir 
											halkası tabii.. Anılarının başında o 
											da babasını annesini anlatıyor... Ne 
											yazık ki çok merak ettiğim bir 
											döneme ait anılar kitapta yer 
											almamış. 1919'dan 1937 yılına kadar 
											olan kısım yok. Bu döneme ait notlar 
											Abdülkadir Bey'in deyimiyle "çeşitli 
											nedenlerle yok olmuş", bir muhalifin 
											yaşamını okurken bunun ne anlama 
											geldiğini hala anlayabilecek bir 
											ortamdayız... Abdülkadir Bey'in 
											anıları, geçen yüzyılın 
											başlangıcının heyecanlı bir 
											belgeseli gibi... Olup biteni 
											yaşayarak okuyorsunuz... Işık, 
											olağanüstü iyi bir iş yapmış.. Bu 
											anıları, Orhan Kemal'in o dönemleri 
											anlatan romanlarıyla birlikte 
											okuyun... Orhan Kemal'in babası ile 
											oğlu arasındaki geniş yaşam 
											parantezinin tanığı olun.. 
											Zenginleşeceksiniz... Hiç kuşkunuz 
											olmasın...  
										                         | 
									 
								 
  | 
							 
							
								|   | 
							 
						 
						  
					 | 
				 
			 
			
				 
			 | 
		 
		
			|   | 
		 
		 
		.  .   |