Ana Sayfa

İnternette Orhan Kemal


Milliyet

Ülkü Tamer

Doludizgin yazdı... yoksullukla savaşarak

Orhan Kemal’den okuduğum ilk kitap "Baba Evi" olmuştu. 1950’lerin başlarında. Onu "Avare Yıllar" izledi.

Bu iki kitap, yazarını "vazgeçemediklerim" arasına yerleştirdi hemen. Bugüne kadar da Orhan Kemal hep "benim yazarlarım" arasında yer aldı. "Bereketli Topraklar Üzerinde"yle, "Murtaza"yla, "72. Koğuşöla, "Eskici ve Oğulları"yla. Elbette öyküleriyle.

Gösterişsiz, yalın edebiyatın doruklarında dolaşmıştır Orhan Kemal. Anlatacağını "oyunölara, "numara"lara sığınmadan dosdoğru anlatmıştır. Gücünü, sıcaklığını "insandan almıştır. Edebiyat aracılığıyla insana ulaşmamış, insan aracılığıyla kendi edebiyatını yaratmıştır.

Orhan Kemal, Çukurova’dan geliyordu. İşsizliği, açlığı, acıyı, sömürüyü görmüş, yaşamıştı. Kitaplarda okumamıştı bunları. Toplumsal gerçekçilik denen şeyden haberi bile yoktu belki. Yazarlık içgüdüsü gözlemciliğiyle birleşip yeteneğiyle de beslenince, kendini Gorki’lerin, Steinbeck’lerin çizgisinde buldu. Öykünmeyle değil, kendiliğinden oluveren bir şeydi bu.

* * *

Onu yakından tanıma, onunla arkadaşlık etme mutluluğuna eriştim. Cağaloğlu’nda İkbal Kahvesi’nde oturur, uzun uzun çene çalardık. Edebiyatın "e"sinden bile konuşmazdık. Bir süre sonra yan masaya gider, bir şeyler yazardı. Notlar alırdı. Kalkar, fötr şapkasını giyer, "Bir film hikayesi var. Ben bir Yeşilçam’a uzanayım" derdi.
Öğleden sonra kolu kanadı kırık dönerdi çoğunlukla. Kırk yılda bir gözlerinin içi parlardı: "150 kağıda sattım hikayeyi!"

"Yazmak Doludizgin"i (Tekin Yayınevi) okurken, Yeşilçam’a 150 kağıda hikaye satmayı "başarınca" mutlu olan Orhan Kemal geldi aklıma.

"12.07.956, Perşembe: Kambur kambur üstüne. Bir de çocukların sünneti bindi. Nuriye: ‘Haydar sinemasında sünnet yapılacak. Çocuk başına on beş lira!’ demişti. İyi bir fırsat. İyi bir fırsat ama, otuz papeli denkleştirebilirsen. Düşündüm taşındım. Aklıma zavallı kitaplarım geldi. Dört paket halinde sahaflara götürdük Erol’la. Altmış liralık kitabı on beş liraya verdik. Sonra otuz lira da Edip’ten borç aldım. Şair Edip Cansever, çok iyi arkadaş. (...) Kitaplarımı satınca öderim belki. Kitapçılar da çok isteksiz. Zaten Remzi’den başka istekli de yok. Şaşılacak şey. Güya tanınmış, sevilen, aranan bir imzayım."

* * *

"Yazmak Doludizgin", Orhan Kemal’in daha önce yayımlanmamış günlüklerinden, şiirlerinden oluşuyor. Derlemeyi oğlu Işık Öğütçü yapmış. Işık neredeyse insanüstü bir çabayla, Orhan Kemal Müzesi’nin kurulmasına, babasının yapıtlarının "derlenip toparlanmasına" öncülük etti. Bu kitap da o çabanın ürünlerinden. Orhan Kemal’in yazarlık değerine bir katkısı olduğunu söyleyemem ama tuttuğu günlükler "insan Orhan Kemal"i daha yakından tanımak olanağını sağlıyor. 1940’larda Necip Fazıl’ın, sonra Nazım Hikmet’in etkisiyle yazdığı, neredeyse "nahif" sayılacak şiirleri ise onun nereden nereye geldiğini gösteren bir belge niteliğini taşıyor.

"Yazmak Doludizgin"i Orhan Kemal’i sevenlerin dikkatine sunuyorum. Kitabı da zaten sadece onların alacağını biliyorum. Günümüzün "in" yazarlarını okumaktan "Bereketli Topraklar Üzerinde" gibi bir başyapıta bile "vakit ayıramamış" kişiler bu günlüklerle, bu şiirlerle mi ilgilenecek!


info@orhankemal.org